Jeostratejik konum, bir coğrafyanın bölge ya da dünya üzerinde askeri açıdan taşıdığı önem demektir. Türkiye'nin coğrafyası, bir savaş sırasında Avrupa, Asya ve Ortadoğu için askeri açıdan önem taşımaktadır. Savaş (siyasi ya da silahlı) ister bölgesel ister geniş kapsamlı olsun, coğrafi konumu, ülkemize doğal bir üstünlük sağlamaktadır. Türkiye jeostratejik konumu nedeniyle Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya, Rusya, Türk Cumhuriyetleri, AB ülkeleri ve nihayet ABD ile çok yönlü ilişkiler kuran, bu kapasiteye sahip bir ülke pozisyonundadır. 210 devlet arasında, milli gelir büyüklüğü bakımından dünyadaki sıralamamız 19. Nüfus bakımından en kalabalık 16. milletiz. Türkçe, 500 milyon insan tarafından konuşulan uluslararası dillerden biri ve dünyada en çok konuşulan 5. dildir. Toprak büyüklüğüyle 32., ekonomik gücüyle 17. sırada olan bir dünya devletidir. Jeopolitik ve jeostratejik mevki itibarıyla; - Dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Ortadoğu ve Hazar havzası, - Önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda olan Akdeniz havzası, - Tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz havzası ve Türk boğazları, - SSCB ve Yugoslavya'nın dağılması sonucu yapısal değişikliklere uğrayan Balkanlar, - Etnik çatışmalar yanında, zengin tabii kaynaklara sahip Kafkasya ve Orta Asya'nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde etkili bir konumda bulunmaktadır. Bu durum ne anlama gelir ve nereye kadar açılıp genişleyebilir?
TÜRKİYE'NİN AÇILIMI Türkiye'nin önünde başlıca üç dış politika seçeneği var: 1) Washington merkezli dış politika, 2) Brüksel merkezli dış politika, 3) Ankara merkezli dış politika. Başbakan Erdoğan'ın Gürcistan, Ermenistan temasları, Gazze olayı ve Davos çıkışı ile,''Ankara merkezli dış politika'' ağırlık kazanmaktadır. Ortadoğu'da etkin güç, Amerika ve Türkiye'de "bölgesel güç" olduğunu göstermektedir. Son gelişmeler Türkiye'nin dünyadaki yeni jeopolitik konumuna ilişkin olarak genişleyen vizyonuyla bağlantılıdır. Bugün Türkiye'nin jeopolitiği çeşitlenmekte, genişlemekte. Türkiye, komşularıyla barıştıkça ve ekonomisi güçlendikçe yakın coğrafyasındaki sorunlara da müdahil hale gelmekte. Nitekim son birkaç yılda arabuluculuk ve ev sahipliği dahil bölgesel sorunların çözümü arayışında etkili bir rol üstleniyor. Filistin, Irak, İran, Amerika, Rusya, Suudi Arabistan, Suriye gibi birbiriyle kavgalı ülkelerin hepsiyle birden barışık, hepsiyle iyi ilişkisi olan, bölgede belirli bir tarihsel nüfuzu ve ağırlığı olan Türkiye'den başka ülke yoktur.
ORTADOĞU LİDERLİK BEKLİYOR Türkiye, bölgesel bir güç olarak sahip olduğu önemli tecrübeleri yakın coğrafyalara taşıma pozisyonunda. Ortadoğu, her alanda ülkemizin liderliğini ve ilgisini bekliyor. 2001'den sonra Ortadoğu'da Türkiye'nin rolünün iki nedenle arttığı söylenmektedir. Birincisi, 11 Eylül'ün etkisiyle İslam dünyasının geniş bölümünde ABD'nin askeri girişimlerine yol açan terörizmle savaş; ikincisi 2002'de İslam ülkelerine sıcak bakışa sahip AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi. Türkiye, 1 Mart Tezkeresi'nden sonra ortaya çıkan derin güven bunalımını aşarak ABD ile yeni bir anlaşma ve işbirliğine yöneldi. Bugün Ortadoğu'da ABD ile birlikte hareket eden, amaçları ve çıkarları yer yer kesişen iki ülke var. Türkiye ve Amerika. ABD, Ortadoğu'nun yakın gelecekte sahip olacağı uzun vadeli dönüşüm hesaplarını yapıyor. (Irak, Filistin, enerji, demografi, ekonomi) Bunları, Türkiye'siz yapabilir mi?