Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar kritik konularda izlediği politik çizgiyi "usta işi bir satranç oyunu" olarak yorumlayan kurmayları, Türkiye'nin Ortadoğu oyun planının şifrelerini çözmemize imkan sağlıyor. Satrancın temel kuralı, temel oyuncuların yeri ve zamanında kullanılması ve uygun bir manevra ile geriileri adım atmaktır. Oyun sırasında taşları avantajlı yerlere yerleştirerek rakibin hareketini kısıtlamak ve rakibin taşlarını almak yoluyla gücünü azaltmak esastır. Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu oyun planında, satranç kurallarının kullanıldığına şahit oluyoruz. Başbakan ve Türk diplomasisinin, modern diplomasinin dilini çözerek, aktif politika ürettiği vurgulanıyor. Erdoğan, dış politikada, dışa ve rekabete açık, bölgesel ve küresel dinamiklerle barışık, komşularla sıfır sorun ve kazankazan diplomasisi anlayışının bayraktarlığını yapıyor. Hükümet, Türkiye'ye bölgesel aktör olma yolunda altyapı oluşturan politikalar ortaya koyuyor. Bölgesel ağırlık kazanan Türkiye, bunu neye borçlu?
DEĞİŞİM Öncelikle zihniyet değişimine borçlu. Çünkü her anlamda zihniyet dönüşümü yaşanıyor Türkiye'de. Zaten uluslararası ilişkilerde de içdış ayrımları neredeyse "farklılık" anlamını yitirmiş durumda. Türkiye'nin zihinsel dönüşümü ve demokratikleşme konusunda aldığı mesafe; ülkenin demokratik kredibilitesini ve çıtasını yükseltiyor. Aktif dış politikayla "bölgesel ağırlık" kazanan Türkiye, demokrasi çıtasını yükselttikçe diplomatik çekim merkezine dönüşüyor ve güçleniyor. Türkiye soğuk savaşın geleneksel düşünce ve siyasi kalıplarını kırdıkça, ikili ve bölgesel krizleri daha iyi yönetmeye ve etkin bir aktör olmaya başladı. Erdoğan'ın konuşma ve taktikleri, ikili, bölgesel düzeyde izlenen aktif dış politika Türkiye'nin dikkate alınması gereken önemli bir aktör olduğunu gösterdi. Süreç, farklılıklar içinde uzlaşı ihtiyacını ve bağımsız bir aktör olarak Türkiye'nin bölgedeki katkılarının dikkate alınması gerektiğini gözler önüne serdi. Değişik platformlarda Türkiye'nin artık ekonomik ve siyasi açıdan önemli bir aktör olarak kabul gördüğünü gözlemliyoruz. ABD, AB ülkeleri, Ortadoğu ülkelerinde, Türkiye'nin etkin bir aktör olduğunun kabulünün doğallaştığını görmek sevindirici tabi. Eskiden insan hakları, işkence, vs. konularında hep eleştirilen; komşularıyla ilişkiler bağlamında öngörülemeyen bir ülke bağlamındayken şimdi öngörülebilen; demokrasi çıtasını yükselten; bölgesinde de bunu yükseltmeye çalışan Türkiye var.
BMVEİKÖ Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğini Türkiye kazandı. İslam Konferansı Örgütü'nde (İKÖ) bir Türk'ün seçimle başa gelmesi; bu ülke halklarının iyi yönetilmesine dair demokratik bir anlayışın İKÖ çerçevesine sokulabilmesi, o platforma taşınması demokratikleşme adına model teşkil eder hale geldi. Türkiye'nin demokratikleşme ve siyaset alanında kazandığı ivme ve altyapı dış politikada da onu sözü dinlenen önemli bir "ortak" haline getiriyor. Cumhurbaşkanı, Başbakanlık, Dışişleri düzeyinde yoğun diplomatik temaslar yaşanıyor ki bu çok önemli. Modern diplomasi inanılmaz hız kazandı. Artık geleneksel diplomasi de boyut ve içerik değiştiriyor. AK Parti de bunu algılayıp öngörüyor ve çok başarıyla uyguluyor. AB Ortadoğu'da, Kafkaslarda, Balkanlarda ve Orta Asya'da son dönemlerde etkinliğini kaybetti. Türkiye'nin aynı bölgelerde almış olduğu o etkin rollerde AB zayıf kaldı. Aslında makro düzeyde baktığınızda uluslararası ilişkilerde bir yeniden yapılanma süreci yaşanıyor. Bütün bildiğimiz geleneksel kalıplar kırılmış, nihai olarak da taşların henüz oturmadığı bir uluslararası sistem var, dengeler var. Ortadoğu hala çatışmaların ve istikrarsızlığın ana merkezi konumunda. Irak'ta yaşananlar, Filistinİsrail krizi, Lübnan ve İran'daki belirsizlikler. Türkiye, kendisi değiştiği dönüştüğü, yani demokratikleştiği; "Yurtta barış cihanda barış" sözünü içselleştirdiği sürece kendisini de komşularını da dönüştürecek bir potansiyelin altyapısı mevcut. Uluslararası ilişkiler artık statik değil, çok hızlı dönüşen bir yapı var. O yüzden aktif, inisiyatif alan ve gündemi okuyan bir diplomasiye ihtiyaç var. Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu satrancı budur.