Tamam, İsrail Gazze'de bir vahşete neden oldu. Yaktı, yıktı. Onlarca masum çocuğun canına kıydı. Başta Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan olmak üzere, vicdan sahibi insanlardan büyük tepki gördü.
Görmeli de Ama önceden olduğu gibi, yarın yine herkes kendi gündemine dönecek, bu insanlık dramı yine unutulacak. Ta ki, yenisi yaşanana kadar.
Bu, Ortadoğu'nun kaderi midir? Irak'ın, Lübnan'ın, denizin karşı tarafında Somali'nin? Diğer bir ifadeyle, Müslüman ülkelerin kaderi midir bu çatışmalar, yokluklar, ıstıraplar? Olmamalı.
İnsanlar kaderlerini biraz da kendileri çizer.
Müslüman ülkelerin dinlerinden başka, ikinci ortak özellikleri rejimleridir. Bakın tamamına yakını krallıkla, diktatörlükle veya teokratik rejimlerle yönetiliyor. Bu yönetimlerde düşünce özgürlüğünün baskı altında hapsedildiğinin çok örneklerini gördük.
***
Güya İslamı en yoğun yaşayan onlardır.
Değil.
Böyle olsaydı insan iradesine kelepçe vurmazlardı.
Çünkü İslamiyet özgür iradeli kullar ister.
Şimdi ben burada bakınız Bakara Suresi 256. ayet, Yusuf Suresi 109. ayet gibi örnekler verirsem profesyonelliğimin dışına taşmış olurum. Ama çocukların ve akli dengesi bozuk kişilerin dini müeyyidelerden muaf tutulduğunu da hatırlatmak isterim. Çünkü iradeleri yetersizdir.
Bu ülkelerde, Kur'an kadar düşünce özgürlüğüne önem verilebilseydi; yani dünyaya Kur'an'ın penceresinde bakılabilinseydi, kuşkusuz daha iyi bir kader yaşayabilirlerdi.
Ama onlar, maalesef kendi pencerelerinden Kur'an'ı görebiliyorlar.
***
Osmanlı'da da benzer yönetim vardı.
1600'lü yılların ilk yarısında yaşamış olan Hazerfen Ahmet Çelebi olayı güzel bir örnektir.
Zamanın dahisi. Akıllı, bilgili ve müthiş cesur.
Kanat yapıp, Galata Kulesi'nden 6 km uzaktaki Üsküdar, Doğancılar'a uçmayı başardı. Padişah 4. Murat önce etkilenip bir kese altınla ödüllendirir. Ardından büyük ihtimalle Şeyhülislam ve ulema heyetinin fikirlerinden etkilenip, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir. Her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil" deyip Cezayir'e sürer. Yani kendisinden üstün birini, saltanatı için riskli bulur.
Böylece yeni buluşların önü de kapanmış olur.
Eğer şöyle diyebilseydi, "Ülkemde icatlar yapabilen değerli bilim insanlarının olmasından son derece mutluyum. Başarın hepimizindir. Çalışmaların için sınırsız destek veriyorum." Belki de ilk uçağı Osmanlı yapacaktı. Yeni mucitler cesaret bulacaktı. Matbaa 300 yıl sonra gelmeyecekti. Büyük ihtimalle imparatorluk da yıkılmayacaktı.
***
Anlatmak istediğim, akıl ve bilimin önemidir.
Bu yolda değilseniz, Gazze dramlarının iklimini kendiniz oluşturmuş oluyorsunuz. Maalesef eloğlu da gelip tetiği çekiyor. İsrail 7 milyoncuk olmasına rağmen, akıl ve bilim yoluyla 260 milyon Arap'a 60 yıldır dram yaşatabiliyor.
Onca petrole, zenginliğe rağmen.
Gördük, 7 milyona koskoca ABD, AB, hatta Birleşmiş Milletler de eklendi. Dünya oldu.
Düşmanı suçlamak en kolay olanı, ama sürekli yenilgiyi de sorgulamak gerekir.