Endüstri devrimi 20. yüzyılda 'üreten insanı' yaratırken, 21. yüzyıla 'tüketen insan' damgasını vurdu. Son 20 yılda refah demokratikleşirken, 'ucuzluk' ekonomilerin temel motoru haline geldi.
Ucuzluk tüketimi tetikledi, tüketim dünyasının yeni üretim merkezleri olan Hindistan ve Çin gibi ülkeler, kendilerinden beklenen ucuz ürünleri dünyanın her köşesine gönderebilmek için, enerji açıklarını en hızlı karşılayan fosil yakıtlara yöneldi.
Dolayısıyla, sürdürülemeyecek büyüme ve tüketim alışkanlıkları, doğaya sürekli karbondioksit ve benzeri gazların salımına neden oldu.
Şimdi bunun bedelini, bütün gezegen sakinleri olarak gittikçe artan çevre sorunlarıyla ödüyoruz.
***
Yukarıdaki bu sözler, Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca ve Tesco-Kipa CEO'su Simon King'e ait. Bu iki dev şirket, yarının gerçek sahibi çocukların bilinçlenmelerini ve bu bilinci büyüklerle paylaşmalarını sağlayarak kamuoyunda farklı bir sesin yükselmesine öncülük etmeyi amaçlıyor. Bu amaçla, giderek ısınan gezegenimizde bizleri nasıl bir geleceğin beklediğini tüm gerçekliğiyle gözler önüne seren Mark Lynas'ın '6 Derece' adlı kitabını bizlere kazandırıyor.
Tüm bu aksiyonlar, küresel ısınma ve sonuçları hakkında gençler arasında bilinç yaratmayı hedefledikleri 'Yarının İzleri' projesi kapsamında gerçekleşiyor.
***
Önlem almakta gecikirsek, küresel ısınmanın faturasını hiç kuşkusuz gelecek medeniyetler de ödeyecek. Araştırmalar gösteriyor ki, eğer insanoğlu 2020 yılına kadar karbondioksit salımını kontrol altına almaz ve atmosferdeki karbondioksit miktarlarını 20. yüzyıl düzeyine çekip sabitleyemezse, geri dönüşü olmayan bir ekolojik krize girmemiz kaçınılmaz.
Sadece ekonomik krizlerle değil, bir de ekolojik krizlerle uğraşacağız anlamına geliyor.
Hepimiz, öncelikle kendimizden başlayarak, çevremizi olumlu etkilemeli ve çevre duyarlılığını artırmalıyız. Her bir bireye görev düşüyor. Bu gezegen hepimizin! Gelecek hepimizin!
***
Kitabın yazarının önsözünde şunlar dikkatimi çekti:
Dünya bir şekilde dünden daha farklı görünüyor; kabus gibi geçen, bitmek bilmez kötü yönetimlerin ardından yepyeni olasılıklar doğuyor ve siyasi açıdan makulun görünümü değişiyor.
Barack Obama, yeni yönetimin karbondioksit emisyonlarında 2050 itibarı ile yüzde 80'lik kesinti sağlayacağını vaat etti. Bu, dünya hükümetlerinin herhangi biri tarafından konulmuş en güçlü hedeflerden biri.
Obama ayrıca temiz enerjiye de 150 milyar dolar yatırmayı planlıyor ki, bu da ilgisiz destek sergileyen Bush yönetimine kıyasla devasa bir adım.
***
Evet, yenilenebilir enerji şimdiden hem endüstrileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde inanılmaz bir artış gösteriyor. Rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerjilere yatırım artıyor.
Öte yandan, Kyoto Anlaşması'nı imzalayacağını duyuran ülkemizde, oy alabilmek uğruna havayı kirleten kömürlerin dağıtılması da ironik bir durum...