Geçenlerde Ülker Grubu'nun patronu Murat Ülker ve Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker'in yıllardır grubun 'sözcüsü' görevini yürüten Metin Yurdagül için düzenlediği yemekteydim; ekonomi basınından pek çok değerli meslektaşımla birlikte.
1971 yılından beri Ülker'de çalışan Metin Yurdagül ile Ülker'in sponsor olduğu takımların yurt dışı maçlarını izlemek için birkaç kez beraber seyahat ettik. İşte bu seyahatlerde onun sıcaklığına, yakınlığına, gazeteciler ve kısa zamana kadar 'kapalı kutu' gibi olan şirketinin arasında dengeyi kurmasına hayranlıkla şahit olduk.
İki yıl önce Turkcell'den gruba transfer olan Zuhal Şeker ve ekibi, Ülker'in iletişim faaliyetlerini sürdürüyor. Grubun kültür ve sanat organizasyonlarını yürüten Deniz Adanalı, Murat Ülker'e "Ne şanslılar ki çalışanlarınız sizi görüyor ve gösterebiliyor. Biz zamanında gösteremiyorduk" diye tatlı bir sitemde bulundu.
***
O akşamki yemeğin amacı, grubun sözcülüğünü bırakıp grup içinde İştişare Konseyi Üyeliği'ni devam ettirecek Metin Bey'e toplu olarak bir teşekkür etmekti.
Sunucu olarak görev aldığım pek çok organizasyonda da rastlaştığımız Metin Bey eline mikrofonu almadan önce "Ece, beni takdim etmeyecek misin?" diyerek bana takıldı; ardından da esprili hoş bir konuşma yaptı. Konuşmasından iki anekdotu aynen sizlerle onun ağzından paylaşıyorum:
Saati bir daha kur "Ülker'e yeni katıldığım ve Pendik-Kurtköy'de Besler yağ ve margarin fabrikasını kurduğumuz günler... Fakat proje aşaması olduğundan Topkapı-Ülker fabrikasında epey zamanım geçiyor. Ben 12-14 saat çalışıyorum, ama Murat Bey'in 20 saat çalıştığını gözlüyorum ve onun adına üzülüyorum. Bir gün bana artık Perşembe günleri tatil yapacağını söyleyince sevindim. Fakat ilk Perşembe Kurtköy'e geldi, 1-2 saat çalıştık, yatırımı gözden geçirdik. Bir sonraki Perşembe yine geldi ve sonra bu bir süre devam etti. Anladım ki, Murat Bey'in Perşembe izni Topkapı dışındaki fabrikalarda çalışmak anlamına geliyor. Seneler sonra margarinde pazar lideri olduktan sonra eski günleri yad ederken, Perşembe konusu açıldı. 'Biz bu fabrikayı Perşembeleri kurmuştuk değil mi?' diye bana takıldı."
"Murat Bey'le bir gün yurt dışı seyahatinde uçakta uçuyoruz. Birdenbire bana 'Metin Bey biz seninle beraber emekli olalım' dedi. 'Tabii Murat Bey', 'Ne zaman?', cevap '5 yıl sonra' idi. Daha sonra 1-2 icra kurulu toplantısının neşeli bir anında, arkadaşlara 'Biz Metin Bey'le beraber 5 yıl sonra emekli olacağız, herkes kendi programını yapsın' dedi ve benden onay istercesine gözlerime baktı.
Ben de 'Tabii Murat Bey, ben zaten alarmı kurdum, alarm çalınca emekli olacağız' dedim. 5 yıl çabucak geçti ve beşinci yılın tam gününde Murat Bey'den randevu aldım ve dedim ki 'Murat Bey alarm çaldı. Ne istiyorsanız onu yaparım' dedim. Cevabı yine o nefis espritüel tarzıyla gülümseyerek, 'Sen o saati bir daha kur, ama öyle kur ki zırt pırt çalmasın' oldu."