Ünlü yazarımız Kemalettin Tuğcu 1950'lerde Beşiktaş Dergisi'nden şöyle seslenmişti futbol tribünlerindeki küfürlü tezahürata karşı; 'Yakışıyor mu sizin yavruağızlarınıza o galiz küfürler!' Nazım Hikmet ise 1930'larda Taksim Stadı'nda izlediği GalatasarayFenerbahçe maçındaki 'Galiz küfürleri, çakılan kakmaları' 'demokrasiyya devrinin' söz hürriyetine bağlıyordu. Peki Demirören'in Futbol Disiplin Kurulu Başkanı aracılığıyla MHK Başkanı'na gönderdiği'galiz küfürler?' Beşiktaş Başkanı ya da asırlık bir kulübün başkanı- tombalacılar gibi küfür edemez. Gerçi bu memlekette tribünde küfür artık bir takımı sevmenin olmazsa olmaz koşulu sayılıyor a...
Geçmiş yıl; Galatasaray Başkanı Fenerbahçe'den yenilen golleri ayakta alkışlamıştı. Fair-Play ya da 'bükemediğin bileği öpeceksin!' Centilmenlik biraz da böyle bir şeydi işteFutbol Federasyonu küfüre karşı lütfen kampanyası başlatmıştı geçmiş yıllarda. Bir televizyon programında bu kampanyanın adı geçiyorduProgramın yöneticisi bir futbolcuya dakikalarca küfür eden taraftarı eleştirmiş Futbol Federasyonu'nun 'LÜTFEN' kampanyasına gönderme yapmıştı. Yorumcu bunun karşısında aynen şunları söylemişti; 'Taraftar küfür eder kardeşim. Ne desin? Senin anneni lütfen mi şeyedeyim desin?' 'Bir köpeği susturamadınız!' Bu cümle bu milletin meclisinde bir milletvekili tarafından başka bir milletvekili için söylendi...
Bu göğüs göğüse kapışmaların soylu arenaları bir gün temizlenecek biliyorum. Bir gün