Rivayet o ki bir deste mezarı-türbesi var Yunus Emre'nin. Böyle sevgi görülmedi desem yeridir. Bir Mustafa Kemal'i bilirim heykelleri her yerdedir. Bir Metin Oktay'ı bilirim üç kez jübilesi yapılmıştır; Üç değişik yerde. E kadirkıymet bilirmiş millet eskiden.
Gittim Sandıklı yakınındaki Tabduk ve Yunus Emre türbelerine yüz sürdüm; neredeyse 1000 yıl önceki inceliğine zerafetine esmer Türkmen'in. Köylüler işinde gücündeydi.
Etrafında tarla tapan yayılmış dağlara selam duruyordu Yunus, mütevazı istirahatgahında.
Türkçe'nin esmer yüzgörümlüğüydü o.
Onun dili kullanış biçimi, durup durup şiire sarılışı. Çoğun durup durup gökyüzüne bakarken şiire yolumun düşmesi bundan herhal.
Taa çocukluğumdan bu yana müptelasıyım o tarihsel kimliğin.
Sadece şiiri mi? Değil elbette ki. Ne zaman içim daralsa ondan dörtlüklere düşüyor yolum. Aşığım, seviyorum. "Seni sevdim dünyayı sevdim" dedim bir keresinde o sarışın ışık hüzmesine.
Dediklerimden pişman olduğum oldu.
Ama hiç pişman olmadım onu sevdiğim için. İlkgençliğimin okul yoluydu o benim, 'Eylülde Gel!'di, 'Sazlıklardan havalanan şaşkın bir ördek gibi sesin' şarkısıydı İlhan İrem'in. Ah de vefa onunla girmişti altını çizdiğim kelimelerincümlelerin içine.
Geçen gün anama gittim taa Akdeniz'e.
Hasta-hasret anama. Dönüşte Sandıklı'daki Yunus Emre Türbesi'ni görmeden Pir'e yüz sürmeden dönmeyeyim dedim. Ve elbette ki aşka yolu düşenler için döktürdüğü dizeleri sıraladım mezar taşına elim sürerken; "Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum / Geştediben denizleri Hızır'layın gezer oldum / Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta / Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum / Sordum deniz malikine ırak değil salığına / Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum / Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var / Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum / Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum / Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum / Ol budakta biter iman iman bitse gider güman / Dün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum / Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına / Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum / Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce / Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum / Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara / Hümeti yok Peygamber'e bentlerini bozar oldum / Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı / Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum / Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile / Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim 'yazar' oldum'' Ve elbette ki; 'Aşkın aldı benden beni / bana seni gerek seni!' Sonra kulağımın dibinde bir Rafet El Roman şarkısı; 'Bana Sen Lazımsın!' Bak dedim köftehora tıpkı Yunus gibi demiş.
Yolu aşka düşenlere hürmetle...