Sabahtan vardımKonya'ya...Baktımcihanauyanık. Kimibinek,kimiyaya.Baktımmeydanauyanık. Şehirdeherkesayakta.Kepenklerkaldırılmakta. Asker,mekteplisokakta.Baktımheryanauyanık. Nereden aklıma takıldıysa maç saatine kadar bunu tekerledim durdum. Ünlü KonyaDestanı'ndan birkaç dize bunlar. Lakin hiçbir şiir gerçekle bu kadar örtüşemezdi. Fener maçı var diye aynen de yukarıda anlatılan hallere geldiydi HazretiMevlana'nınkenti. Maç başladıktan sonra " dağfaremidoğuruyor?" diye düşünmüşte olabilir Konya ahalisi. İki takımın da bol pas hatası, pozisyon kuraklığı filan. Birkaç suyuna tirit ataktan sonra meşhur 34. dakika geldi. Oğuzhan öyle bir çıktı ki, top dümenden yumruk atan Yeşilçamfigüranı gibi zıfft dedi Önder'in memesine çarptı. Hakem "eldeğdi,parmakyedi" filan diyerekten önce iptal, sonra yandan uyarılıp gol mührü bastı. Akabinde itiraz yüklü katarını çeken kara tren lokomotifi gibi koştu santraya. Allah'tan şutörden çok pasör olarak değeri artan Güiza kıyak bir orta salladı da, kapan Deivid kalecinin sağından tıkladı 2. golü. İkinci devrenin başlarında Veysel hızı saatte ancak 8-10 kilometre olan lapa gibi şutu, dev gibi Volkan' ı devirip ağları bile yırttı peeeh! Hadi LuganoveEdu dümenden sarı kartlar alıp cezaya düştüler erken " Noel"lendiler ama takımda güya oynayanlar da tatilde gibi değil miydi 2. yarıda? Destanı'nın da son dizelerini şöyle okudum kendime: Sabahtanakşamakadar,didinir,terler,çabalar. Uyanıkbütünbabalar,oğul,kız,anauyanık... Konuşursanbirkelime,kavuşursunbinselama, Lafındaşivevaramafikirdemanauyanık.