Geçen hafta sonu TAKVİM'de BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun söyleşisi yayınlandı.
Yazıcıoğlu, çok değil 30 yıl önce Türkiye'deki cezaevlerinde neler yaşandığını hatırlattı:
Çırılçıplak soyulup Filistin askısına asılmalar.
Araba lastiğinin içine sıkıştırıp çevirmeler.
Organlara elektrik verilmesi.
Kış ortasında çıplak vücuda tazyikli soğuk su.
Falaka.
Kaba dayak.
***
Kime yapıldı bu işkenceler?
Onbinlerce kişiye.
Neden yapıldı?
Sağ-sol çatışmalarında yer aldıkları gerekçesiyle.
Peki çatışmaları çıkaran kimdi?
Sorunun yanıtını Muhsin Yazıcıoğlu veriyor:
"Kamplaşmayı biz sağlamadık. Biz kendimizi o şartların içerisinde bulduk.12 Eylül bir projeydi. Darbeye kadar tüm şiddetiyle devam eden olaylar, nasıl olduysa bir gecede sona erdi."
(Bu sözleri söyleyen kişinin, 12 Eylül öncesi dönemde çatışan iki büyük gruptan biri olan Ülkü Ocakları'nın Genel Başkanı olduğunu unutmamak gerekiyor.)
***
Yazıcıoğlu'nun sözlerinden çıkarılması gereken sonuçları şöyle sıralamak mümkün:
"Ülke"miz dışarıdan tazyikli olaylara fazlasıyla açık.
Dış güçlerin etkisiyle darbe bile olabiliyor.
"Onlar" isterse, bu devlet kendi vatandaşlarını dövebiliyor, işkenceden geçirip, "adalet"siz yargılamalarla darağacına gönderebiliyor.
***
Şimdi bir başka proje devrede.
Ülkenin doğusunda-batısında etnik kökenine bakılmaksızın kaynaşmış insanlar birbirine düşürülmek isteniyor.
Türkiye'de darbe yapmaya muktedir olanlar bu kez "bölme"yi deniyor.
Etnik kartları kullanarak.
Peki bu oyunlara karşı ne yapılmalı?
Sorunun yanıtı 26 gün boyunca gözleri kapalı işkence gören Muhsin Yazıcıoğlu'ndan:
"Darbenin ne getirdiğini biz gördük, yaşadık. Onun için bugünkü demokrasinin kıymetini daha iyi biliyoruz."
Demokrasinin sağladığı iklim sayesinde; çatışmadan, konuşarak sorunların çözülmesini öneriyor Yazıcıoğlu.
"Hayır biz ideallerimiz için savaşıyoruz" diyen gençler için de bir çift sözü var:
"Biz de yaptıklarımızı inanarak yaptık ama sürüklendiğimiz kavga ortamı bizim eserimiz değildi. Sistemli bir dış projeydi."
***
Muhsin Yazıcıoğlu dışarıdan kurgulanmak istenen oyunlara karşı dikkatli olunmasını istiyor.
Bunları başka gençler ölmesin ve "ülke bölünmesin" diye söylüyor.
Çünkü piyon olmak kolay.
Yakın geçmişimizde bu güzel ülkenin gençlerini piyon olarak sahaya sürüp, fillerin ayakları altında ezdirdiler.
Şimdi yeni bir oyun sahnede.
Unutmamak gerekir ki, kavga ortamına çekilmek istenen tüm taraflar için başka "Vatan" yok.
Ve "Vatan"ın piyonlara değil "kale"lere ihtiyacı var.