Kriz fırsat doğurur mu? Doğurur. Sadece ekonomi için değil, siyasi, diplomatik sorunları, hatta "terör"ü çözmek için de.
Ne diyorduk yıllardır: "Terör dış kaynaklı." "Dış kaynak" diye işaret edilen Avrupa ve Amerika'ydı.
Şimdiye kadar terörü besleyen, barındıran ve hepsinden önemlisi "yönlendiren" kaynaklar, şimdi "kaynak" sorunu ile karşı karşıya.
"Ekonomik kriz"den ağır darbe aldılar.
ABD ve AB ülkelerine binen yük 3,5 trilyon dolara ulaştı. Herkes kendi krizinin derdine düşmüş durumda. Kimsenin bölücü örgütü düşünecek hali yok. Kartların yeniden karıldığı, oyunların yeniden başlayacağı bir döneme girilirken, terör örgütüyle "sinsi" bağlantının bir "ayak bağı"na dönüşeceğini herkes görmeye başladı.
***
Bölücü örgütün "yalnızlaştığı" bir dönemde Türkiye çözüm arayışlarını yoğunlaştırdı.
Bir yandan Türk heyetleri Irak'ta Talabani ve Barzani ile görüşürken, diğer yanda Terör Zirveleri ile yeni bir strateji oluşturuluyor.
Dün yapılan 4. Zirve öncesinde, yeni stratejinin hareket noktasını Başbakan Erdoğan açıkladı:
"Terörün çözümü; siyasette, diplomaside, yatırımda, kalkınmada ve terör örgütüyle etkili bir şekilde mücadelededir."
Bu cümleyi kelime kelime okumak gerekiyor:
Terör yerine önerilen "siyaset" tir.
Bölge için düşünülen "yatırım ve kalkınma" Örgütle "etkin mücadele"ye devam.
...Ve "diplomasi."
Kimle:
Irak yönetimiyle.
Ne için?
"Terörü kurutmak" için.
***
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti "diplomasi" yolunu zorluyor ve Irak'a ardı ardına heyetler yolluyor.
Muhalefet de Irak'la iyi ilişkilerden yana.
Dün CHP lideri Baykal açıkça söyledi: "Onlar bizim kardeşlerimiz. Onların gelişmesine altyapı yatırımlarına, sanayileşme çabalarına her türlü katkıyı desteği vermekten büyük mutluluk duyarız. Irak'la dost ve kardeş olmamızın önünde hiçbir engel yok.
Ama Irak topraklarını Türkiye'yi bölmek isteyenlere açar, onlara kol kanat gerir, destek olursa, bizim bu büyük dostluk özlemimiz yaşama geçirilemez." Talabani ve Barzani'nin önünde tarihi bir fırsat var. Bütün dünyanın terör örgütünü kınadığı bir dönemde, onların da desteğini çekme zamanı gelmiştir.
Aksi takdirde, Baykal'ın dediği gibi "Türkiye zarar görür, ama daha çok zarar görecek olan Irak'taki hamileri"dir.
***
Peki Irak'la Türkiye arasında "kalıcı dostluk" için ne yapılabilir? Bir süredir "güvenlik koridoru"ndan söz ediliyor.
Dün MHP lideri de bu öneriyi dile getirdi.
Ancak Mahir Kaynak, "güvenlik koridoru" nun Kuzey Irak yönetimini ürkütebileceğin söylüyor.
Önerdiği, Türkiye'nin belirli yerlere konuşlanıp, güvenlik noktaları oluşturması.
Bununla birlikte Kuzey Irak'la mali ve siyasi işbirliğini güçlendirmek.
Yani ilişkileri "terör mücadelesi"nin ilerisine taşıyarak, sağlam bir zemine oturtmak.
Zaten ABD bölgeyi terk ettikten sonra, iki taraf için pek fazla seçenek de kalmıyor.