Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | E-gazete | Ana Sayfa
Bugün: 26 Ekim 2008  
Yazar Arşivi

Saçı uzun aklı kısa

Kadının, toplumdaki yerini bilmesi, haddini aşmaması, olmayan kapasitesinin, sınırlarını zorlamaması için, çoooook eskilerden söylenmiş bu deyim... Türk Dil Kurumu'nun, kadınları aşağılıyor diyerek deyimler sözlüğünden kaldırdığını yeni öğrendim. Ama nasıl yerleşmişse, hafızalarımızdan silinmesi, çok zor görünüyor... Bence, bir sonraki nesle de sirayet edecek... Çünkü aramızda, bu deyime bayılıp gelecek asıra da taşımak isteyecek garip gruplar var.
İçinde hem acı, hem tatlı gerçekleri saklayan bu deyişin, gelişime, aydınlanmaya, karşı koyan kesim dışında, gerçekliği kalmadı sayılır... Zaman içinde, kadınların bazıları, haklarını söke söke almayı başarırken, bazıları da azim ve çalışmalarıyla boyun büktürdü karşılarındakilere...
Peki, bu kadınlara giydirilen 2. sınıflık, 'sofrada yeri öküzümüzden sonra'cılık durumu (Nazım Hikmet) kimin eseridir acaba? Derinine inelim bakalım basit mantıkla...
Çocukları kim yetiştirir? Anneler... Annelik, birçok mesleğe göre daha çok sorumluluk isteyen, ayrıca okulu olmadığından içgüdülere dayanan bir iştir... Zor iştir... İnce iştir. Toplumun şekillenmesinin adımları, ana kucağında atılır. Çocuk doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü, ilk annesinden öğrenir...
Babamın devlet hizmeti sebebiyle tüm Anadolu'yu karış karış gezerken, o ezilmeyi hiç hak etmeyen ve hor görülmek istemeyen kadınların, oğullarıyla kızlarına davranışlarını karşılaştırdım... Bazı annelerin tavırları, ileride kızlarının başlarına gelecek sıkıntıya, zemin hazırlıyor gibi geldi bana... "Abine su getir kızım'', "Babana yemek koy'', "Kızım, temizliğin ucundan tut'', "Oğlum sen otur ben getiririm''... Siz çoğaltın...
Şimdi haklı değil miyim saklambacılarım? (Saklambaç okuyan, kız kardeşlerim) Böyle büyüyen çocuklar, kendi hayatında da aynı tarzı benimsemesin de ne yapsın?
Ha bu arada, yanlış ifadelendirmiş olmayayım, ben eşitlik takıntılı biri değilim... Farklı cinsiyetlerin, farklı görünüşleri, farklı iç dünyaları, farklı tavırları ve farklı görevleri olmasını çok normal bulanlardanım... Sadece, insana verilmiş her hakkın, hem kadına, hem erkeğe eşit şekilde tanınması gerektiğini düşünüyorum...
Bu konuyla ilgili, internette dolaşırken, bir cümle gördüm... Sizinle paylaşacağım, ama aramızda kalması şartıyla.... Aman kimseye söylemeyin... Sonra, bu da öbürüne döner, yayılır da yanarız. Söylüyoruuuuum; ''Kalçası geniş, ufku dar.'' Öüü... Ne gıcık değil mi? Bizim için demişler bunu da... Korkunç fenası...
Komşumuz Esin Teyze; "Kadınlar, eşlerinden görmek istediği davranışları, oğullarına öğretseler, birçok şey hallolur'' dediydi bir sohbetimizde... Acaba mı?
Şimdi okuyuculara; "Yazısı uzun, aklı kısa" dedirtmemek için, aynı konuya, başka bir bakış açısı daha getirip bitireyim...

BU DA OLABİLİRDİ
Düşünün, kısa saçlı bir kız, saçını yapmayarak kazandığı zamanı, kitap okuyarak ya da satranç oynayarak geçiriyor. Oysa ki zamanını, upuzun saçlarını yıkayarak, tarayarak, kurutup fön çekerek ya da çektirerek geçiren kızlar, bakımlı oldukları için, beğenilip hemen evleniliyor. Ve kitap okumaya, satranç oynamaya, deney yapmaya vakitleri kalmıyor.
Masal kahramanı Rapunzel, o kulede hapis kalacak kadar saftır, saçlarının uzunluğuyla orantılayacak olursak, düzelmesi de mümkün değildir...
Neyse ki erkeklerde, bu değişik... Saçı uzun olanın, aklı da uzun. Çünkü uzun saçlılar; "Lan saç gitti be! Kel kaldık! N'apsak?" diye düşüneceklerine, satranç, kitap ve deney düşünür. Uzun saçlı bir tanıdık vardı. Bir kere satrancı oynamakla kalmayıp yapmıştı. Yani sadece, kendi yaptığı satrançlarla oynardı. Annesi şey derdi; "Oğlum, sen de mısırların genleriyle oynayacağına, legolarla oynasana."
Tabii bu yazdıklarımın, tam tersi daha doğrudur. Şöyle ki, saçı kısa kızın, aklı da kısa olur. Kel erkekler, daha zekidir. Einstein'ın kelliği, buna bir delildir. (Bu paragrafta, ikinci bölümde harcanılan uzun saçlı kızlarla, kel erkekler kazanılmak isteniyor.)
Yazımı, gazeteye yollamadan önce, emekli olduktan sonra, kendini ve babamı toprağa adayan, baya baya çiftçiliğe soyunan, anneme okudum. Ne dese beğenirsiniz; "Pınarcığım sen 'Tarlanın taşlısı, kadının gür saçlısı...' deyimini duymamışsın galiba..."
Her ne kadar konusal ve saçsal bir dağılmaya sebep olacaksa da yazıma bu tüyü dikmeden edemedim... Tüy de dikerim, gül de dikerim... Beni seven, dikenime katlansın (Ay burayı çok güzel yazdııım, tüylerim diken diken oldu.)
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Otuziki kısım tekmili birden   / 19-10-2008
 Telef eden telefonlar   / 12-10-2008
 Yol arkadaşım   / 05-10-2008
 Non-Kör   / 28-09-2008
 Şimdi akıllı olduk   / 21-09-2008
GÜNCEL
İnsanlığımızdan İnsanlığımızdan utanıyoruz
Mersin'de 9 yaşındaki Ali'nin derste açlıktan fenalaşması bir dramı...
Bir 'İstanbul Koşusu'
Seri sapık dehşeti
Esrarkeş Mona Lisa
Evlatlık davası
550 bin YTL 'ilgisizlik'...
Tecavüzcü sahtekar
SPOR
Mutluluğun Mutluluğun gözyaşı
Dün gece 77'de oyuna giren Deivid 90+2'de maçın skorunu belirledi.
5 yıldızlı dönüş
Mayıs'ta görüşürüz
Hatamızı biliyoruz
Riva bile yetmez!
Golü çözeceğiz
Sizden 3 puan ve zirve...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Kuvvetli Sağanak Yağışlı 16°C 13°C 
ANKARA Sağanak Yağışlı 16°C 5°C 
İZMİR Çok Bulutlu 21°C 15°C 
ANTALYA Gökgürültülü Sağanak Yağışlı 27°C 14°C 
ADANA Çok Bulutlu 26°C 14°C 
EKONOMİ
IMKB E: 24.176,680 D:% -3,45
DOLAR S: 1,690 D:% 1,96
EURO S: 2,130 D:% 0,16
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
   
Turkuvaz Medya Grubu Copyright © 2003, 2008 - Tüm hakları saklıdır.
Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş.
Turkuvaz Medya Dijital
Hepoku Sabahtan Al Haberi