İlk gençlik yıllarımızda Türk Folklor Kurumu Halk Oyunları Okulu'nda bunları tek tek öğretir belletirdi bize ustalarımız.
Her biri dünyanın elli çeşit mıntıkasında milli folklorcu olarak sahnelere çıkmış, şampiyonluklar, altın madalyalar kazanmış hocalardı. Sadece dans etmeyi değil neyin nereden kaynaklandığını öyküleştirip anlatırlar, biz acemiler ağızlarının içine bakarak dinlerdik hayranlıkla.
Bir de hocaların hocası adamlar vardı. Onlar seçmelere, diploma törenlerine, büyük gösterilere gelirdi ancak. Çünkü işleri başından aşkın, çünkü doktor, mühendis, mimar, savcı, hakim gibi gerçek meslekleri yanı sıra bir de konservatuarlara, diğer köklü eğitim kurumlarına, Devlet Halk Dansları Topluluğu'na öğretmenlik eder mertebedeydiler artık.
HAYAT SAHNESİ
Vakitleri yetmez, durumları elvermezdi hep gelmeye.
Onların kimi zamanlara sıkışmış konukluklarında bu defa sırf biz değil hocalarımız da bir köşeye sinerek dinler, izler, gözlerdi bu üstatları.
Müthiş adamlardı, müthiş kadınlardı onlar. Oynar gibi değil yaşar gibi dans ederlerdi.
Gösteride değil hayat sahnesinde salınır gibiydi ruhları bedenleri.
Ama adı konmamış dahi olsa kendi aralarındaki statü farkını hissederdik. Yeteneğinden, kıdeminden de öte bir başka karizma gerektiren, liderlik vasfını hak edenler bu üstatlar içinde bile ayrı ihtimam, hürmet görürdü.
ŞEYH ŞAMİL
Adli Ayter bunlardan biriydi işte. Sadece Türkiye'de değil şu gözlerim çok çok gördü ki Azerbaycan'da, Rusya'da, Fransa'da, Hollanda'da bile "Adli Muhallim" diyorlar, öğretmenlikte evrenselleştiğinin hakkını teslim ediyorlardı.
Gençlik zamanlarına yetişemedik tevellüt gereği.
Tanıdığımızda yaşını başını almış 30'ların sonunda bir adamdı.
Ama ne o gün ne de ondan sonra birlikte olduğumuz on yıllar içinde o atak, delişmen, yırtıcı, cambaz oyuncu halinden gram geri düşmedi. 18'lik delikanlılarla sahneye fırlar onların dili iki karış dışarı fırladığında bile onun hala dizleri üzerinde salonu dönecek, kılıçla kompozisyonlar çizecek, Şeyh Şamil olup ortamı alkıştan inletecek enerjisi gücü olurdu.
ADLİ MUHALLİM
Yetiştirdiği öğrencilerin çoğu konservatuarlara hoca oldu, Devlet Halk Dansları Topluluğu'nu, Kars-Kafkas Baleleri'ni kurdu. Binlerce talebesi memleketin her yanına dağılıp dernekler, kulüpler, topluluklar açıp Kafkas oyunlarını yaydılar Anadolu ücralarına. Şimdi Edirne'de, Muğla'da, Yozgat'ta, Erzurum'da genç folklorcular Kars'ın, Iğdır'ın, Sarıkamış'ın, Göle'nin, Bakü'nün, Tiflis'in otantik halk oyunlarını eksiksiz kusursuz oynuyor, öğretiyorsa çıkış üsleri Adli Muhallim'in yüreği emeğidir. Folklor camiasında ona "Kafkas Kartalı" adını takmamız da işte bu yüzdendir.
KUŞKANADI
Bunca güzel, bunca yetenekli, bilge, bilgin kültür ve sanat adamı Adli ağabeyi size tanıtmak ona borçlarımdan çok azıdır ve buncacık olsun ödedim şükür.
Lakin heyhat o aramızdan ebediyen gitti. Önceki gün ömrü tükendi Adli Muhallim'in. Kafkas Kartalı sonsuzluğa uçtu. Rahmet olsun, saygı olsun, şükranlarımız olsun ona. Bin sevgimiz, bin bir teşekkürümüz takılsın o kartal kanatların uçlarına, giderken onunla gitsin dilerim.