Kavak Yelleri'ne kaptırmışım, ilgiyle izliyorum. Senaryo iyi gidiyor, genç olmalarına rağmen oyuncular çok iyi performans sergiliyor. Bizim kızlar Dağhan Külegeç diyor da başka bir şey demiyor. 'Kavak Yelleri' kıvamı tutturmuş, keyfimiz yerinde yani...
Geçen hafta da izliyorum, bir yandan yaşlandığım hissediyorum o ayrı... Deniz, Aslı'yı kaçırıyor. Efe, onları takip ediyor.
Sonraki diyalog müthiş. Ne fazla ağdalı, ne de sıkıcı...
Efe'nin kendini aşkın coşkusuna kaptırması, Aslı'nın isyanı, Deniz'in ortadan yok olması, hepsi fazlasıyla hayatın içinden ve akışında gidiyor. Ancak iki sahne var ki, bu kadar kaliteli bir anlatımın içinde çürük diş gibi sırıtıyor.
İlki otelin halk işlerine alınan Sevda ile Canan arasında geçen saçma sapan bir diyalog.
Canan, Murat'la gittiği yaş gününden ortamdan rahatsız olup tuvalete kaçıyor. Sevda onun peşinden gidiyor. İki kadın arasında geçen 'üniversite mezunu olma' sohbeti komik denecek kadar kötü. Sanki herkesin üniversite mezunu olduğu bir ülkede yaşıyormuşuz gibi, Sevda Canan'ı üstü kapalı aşağılıyor.
Canan, bu duruma çok içerliyor.
Bu arada Sevda'nın Yaprak Dökümü'nün 'Ferhunde'sine benzerliği inanılmaz. Hatta kötülük yaparken dudaklarını büzüşü bile aynı... Sanırım Deniz çakır'ın 'kötü kadın tiplemesi' giderek oturuyor.
Bir dönem lale Belkıs'ı Suzan Avcı'sı gibi oluyor deniz Çakır gün geçtikçe...
Neyse tekrar konumuza dönersek, ikinci rahatsız edici sahnede yine Sevda'yı görüyoruz. Ve durumu anlıyoruz.
Canan ile Sevda arasında geçen ikinci diyalogun ardından Canan soluğu Murat'ın yanında alıyor. İki sevgili kavga ediyor. Canan çekip giderken kamera Murat'ın hemen arkasında omuz omuza gülümseyen Sevda ve Leman'a kayıyor. Durum gerçekliğini yitiriyor, sanki iki kadın Canan'ın ne zaman geleceğini bilir gibi pusuya yatmış orada bekliyor. Yok daha neler? Sevda'nın Leman'ın adamı olduğunu anlatmanın daha şık yolları olabilirdi bence...