Okan Bayülgen, 'Diskokralı' ile döndü, ama açıkçası benim için hayal kırıklığıydı.
Dev stüdyonun içinde hemen hemen hiçbir yenilik olmadan döndü Bayülgen.
Belki her sezon bir yenilik aramak şımarıklık ama yapacak bir şey yok, kendisi alıştırdı.
Diğer yandan ortada genelde boş duran sahne, ortadaki cansız-renksiz masa, hiç durmadan Okan'ın kral olduğunu hatırlatan kısa filmler (!) sıkıcıydı. İlk kez Okan Bayülgen'in bir programını izlemek yerine okuduğum kitaba gömüldüm...
Bayülgen, 'özlememe' sebeplerini sıraladı, neden döndüklerini anlattı... Ancak belli ki hiç de istediği gibi bir başlangıç olmamıştı.
İki önemli konuğu ameliyatzede oldukları için yayında yoktu. Hakkı Devrim ve Dünya Şampiyonu boksör Fırat Aslan, programa katılamadı.
Okan her zamanki gibi ona buna sataşarak başladı yeni sezona da... Bülent Serttaş'tan Ata Demirer ve Gülben Ergen'e kadar herkes nasibini aldı... Özellikle de 'Haydi Gel Bizimle Ol' için Okan'ın sarf ettiği sözler kışkırtıcıydı.
Ünlü şovmen, Müjde Ar'ın seksle ilgili bir program yaptığını söyleyerek herkesi güldürdü.
Ancak Bayülgen'in atladığı bir bölüm vardı ki, sadece onun katıldığı programda 'Haydi Gel Bizimle Ol' seksle ilgiliydi.
Arada sırada Müjde Ar'ın ortalığı karıştırmak için 'gazoz açtırması' dışında programın seksle ilgili olduğunu söylemek zor.
En rahatsız edici taraf ise stüdyonun sirk çadırı gibi görünmesiydi.
Beyaz ve Okan Bayülgen'in aynı hataya düşmüş olması da şaşırtıcıydı. O devasa stüdyolar büyük boşluk yaratıyor. Sanki durkalk giden araçlar gibi. İki programın da reji ekibi bu stüdyolara alışamadığı için sürekli genel planlar ekrana geliyor. Herkesi güldürecek detaylar mesela mimikler ekrana yansımıyor.
Bir de Bayülgen, entellektüel seviyesi yüksek bir program amaçlamış her zamanki gibi... İnce ve soğuk esprileri formata da yansımış...
Ama insan gece o kadar saat ayakta kalacaksa biraz daha kendini içinde hissedeceği bir sohbet istiyor...