Aradan uzuuun yıllar geçiyor. Bir canlı yayınımda tam karşımda tüm beyefendiliği, şıklığı, yakışıklılığı ve bilge duruşuyla Nedret Selçuker usta oturuyor. Edebiyattan, sanattan söz edeceğiz bir iki şiirle de süsleyeceğiz güya geceyi ama ne mümkün? Selçuker daha ilk dizeleri okuduktan sonra telefonlar kilitleniyor, faks haykırıyor, mail kutuma bombardıman başlıyor. Herkes Nedret Hoca'nın bir daha bir daha bir daha okumasını istiyor. Dükkan sizin diyorum seyirciye ve yayın akışını, formatı filan boşlayıp sesine yaslanıyorum saatler boyu.
GEZERDURURUM Dünyanın en hoş, en sıcak en lirik en inandırıcı seslerinden biri olan Nedret Selçuker işte böyle taşıyor o geceyi. Sonrasında hep, her zaman, her konuda bir abi, akıl hocası, gönüllü danışman ve dahi baba gibi oluyor bana. Son haberi ise üzücü, sarsıcı geliyor. Daha 70'inde bir delikanlıyken, daha okunacak bunca şiir, söylenecek bunca güzel söz varken bizi bırakıp ebediyete göçtüğü haberi geliyor ustanın. Telaşsız ama bir yerden komut gelmiş gibi kalkıyorum yerimden. Kütüphanemdeki bir CD'yi çıkarıp yerleştiriyorum cihaza. Onun o dinleme keyfine paha biçilmez sedasından, bal sesli adamdan bininci kez dinliyorum belki o şiiri: " Beynimtıpkıbirsorularharmanı,Kafamdaistifham,cevabısisli;Gezerdururumyorgunveavare