Azmakbaşı'nda, Gümbet'te, Yalıkavak, Gümüşlük ve daha pek çok yerde rastlayınca hemen yanıma koşup ellerini ceplerine atıyorlar. Sonra cüzdanlarında sakladıkları gazete kupürünü gösteriyorlar bana. Hürriyet'teki köşesinde satırları can yakmış, iç acıtmış Rahmi ağabeyin.
UTANIYORUM Orada demiş ki;
"Can Pulak (O da eski bir gazeteci ağabeyimiz) anlattı. 'Bodrum'un dışı sizi, içi beni yakar. Burada her koy ayrı bir cennet ama Bodrum'un merkezini çöp kokuları sarmış, pislikten geçilmiyor. Yabancılardan utanıyorum!'"
İşte bu lafa çook alınmışlar. Gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Sokakları deterjanlı sularla yıkıyoruz. Güvenlik nedeniyle çöp konteynırları olmayan Bodrum merkezinde yerde tek kağıt parçası, naylon atık, şişe, şu bu gördünüz mü hiç. Nerede kaldı ki koku yapacak, rahatsızlık verecek atıkları orada tutacağız."
UZUN YÜRÜYÜŞ Bunca sitemden sonra düşündüm. Bir yanda Can abi bir yanda Rahmi abi. İkisi de sağlam kalem, sağlam gözlemli ustalar. Acep ben bizzat baksam mı dedim ve öyle de yaptım. Belediyenin önünden başlayıp uzun bir yürüyüş çektim marinaya kadar. Arada dar labirent sokaklardan üç beşine de girip çıktım.
E BURADA DA YOK Kİ Ertesi gün barlar sokağı, kitap fuarı, Halikarnas önlerine kadar tabanvay yaptım. Essahtan söylemek gerekirse koku filan duyamadım. Şimdi ortam tenhalaştı, yaz ortası baksaydın diyeceksiniz ama zaten yazın büyük bölümünü burada geçirdim ben. Huyumu bilirsiniz tatilde bile olsam iş kokusu alınca unuturum o tatili filan. En ufak bir yamuk yumuk görsem affeder miydim? Dilime, elime dolamaz mıydım?
EKŞİMİK NEREDE? Şimdi Rahmi Turan ustama rica ediyorum. Hem belediyenin kadrolu temizlik elemanlarını, hem de taşeron firma ORTEM'in çalışkan çocuklarının göynünü alıver abi.
Bodrum pis filan kokmuyor çok şükür. Haa bir yerlerde bilmediğimiz başka çürümeler, ekşimeler var da duyulan onun kokusuysa onun Bodrum'la değil kötü niyetle, ön yargıyla veya başka bir şeylerle alakası vardır derim başka da bir şey demem. Ellerinden öperim abim, sevgiyle.