Türkiye'nin halen karşı karşıya olduğu ve görünür gelecekte de sürecek olan terör karşısındaki mücadelesi bir asimetrik savaştır. Buna uygun daha geniş bir örgütlenme gereksinimi hükümet ve genelkurmayca hissediliyor ve önemli adımların atıldığı görülüyor. Bu savaşa uygun yeteri kadar gelişmiş silah temini var. Ama daha önemlisi, teröristlerin yaşadığı yerlerde yaşayabilecek, onlardan daha iyi mücadele edebilecek profesyonel birimler geliştirilmektedir. Türkiye'nin PKK'ya karşı sürdürdüğü mücadeledeki şansı, mücadelenin kendi toprakları üzerinde, kendi vatandaşlarının büyük desteğini yanına alarak sürdürebilmesinden ileri gelmektedir. Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelenin, "devlet tarafından ve topyekün şekilde esas itibariyle güvenlik, ekonomi, sosyo- kültürel, eğitim ve sağlık dahil psikolojik harekat ve uluslararası alanda birbirleriyle paralel ve koordineli olarak yürütülen faaliyetler'' olduğunu belirtti. Bu faaliyetlerin birbirini tamamladığını, faaliyetler eğer bu şekilde yürütülebilirse terörle mücadele sürecinin de kısalacağını ifade eden Başbuğ, "Terörle mücadelenin ana hedefi; terör örgütü ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilmesidir. Bunun sağlanması ise terör örgütünün etkinliğinin tam olarak kırılmasına bağlıdır. Yapılması gereken örgüte çeşitli nedenlerle katılanların örgüte neden katıldıklarının tespitiyle buna karşı gerekli tedbirlerin alınmasıdır'' dedi. Başbuğ'un, asimetrik savaş konusunda yaptığı konuşmaları hatırlayalım: "Terörizmin öne çıkışı, coğrafi sınırlara dayalı savunmayı öngören stratejik düşünceden, coğrafi sınırlara bağlı olmayan güvenliğe dayalı stratejik düşünceye dönüşümü zorunlu kılmıştır. TSK'nın konvansiyonel harp ile asimetrik harbi her üç kuvvetin müştereken birlikte icra edebileceği, nitelikli, beka kabiliyeti yüksek, modüler, elastiki ve her türlü ortamda kesintisiz görev yapabilecek bir kuvvet yapısına sahip olması her zaman dikkate aldığımız bir hedeftir.' Asimetrik savaş deyince akla gelen unsurların başındaki 'Özel Kuvvetler' 2009'da yeni bir konseptle organize olacak. Profesyonel ordu gerekeni yapacak. Gerilla savaşına, askeri literatürde 'Gayri nizami savaş' denir. 'Terör' ağırlıklı şekline ise 'Asimetrik Savaş'. Güçlü bir 'Nizami' orduya karşı, çok daha zayıf ve tam organize olmamış unsurlarla mücadele edilebilir. Bu tip savaşın en önemli karakteristikleri, savaşın ve savaşanların yerinin ve zamanının bilinmezliğidir. Bu savaşı yapanlar, küçük gruplar halinde, beklenmedik zaman ve yerde 'vurup-kaçarlar'. Böylece, 'Büyük gücü' küçük 'lokmalar' halinde fakat 'devamlı' taciz ve sonuçta tahrip ederler. Hiçbir zaman, belli bir bölgede topluca bulunarak 'Büyük güce' karşı, uzun süreli, çatışmalara girmezler. Girerlerse, 'Büyük gücün' korkunç 'Ateş gücü' altında 'Ezilirler.'