Artık neredeyse tamamen maddeselleşen dünyamızda, ruhsal arınmanın, manevi zenginliğin, dayanışmanın, bereketin simgesi olması yanı sıra, bedensel arınma ve yenilenme için de çok önemli oruç ibadeti. Bize emanet bu bedeni çok iyi kullandığımız söylenemez her zaman. Bedenimize yaptığımız en büyük haksızlık, birçok hastalığa da davetiye çıkaran fazla ve savruk yeme alışkanlığı... Can boğazdan geldiği gibi gidiyor da ne yazık ki, hem yeme alışkanlığımızdaki savrukluğu toparlıyor, hem de tüm yıl boyunca dinlenmeden çalışan birçok organımızı dinlendiriyor. Yalnızca mide ve barsaklarımız ile böbreklerimiz değil, kalbimiz bile dinleniyor aslında oruç esnasında... Metabolizma yavaşlıyor, kalp atım hızı bile azalıyor. Arındırma özelliği de var orucun, hem daha az toksin alıyor, hem de en önemli toksin atıcı organımız olan karaciğerimizi dinlendiriyoruz. Ama tabii herşeyde olduğu gibi, oruç da kurallarına uygun uygulanırsa bu faydaları sağlıyor bedenimize, nedir bu uyulması gereken kurallar biraz bahsedelim. En çok hassasiyet gösterilmesi gereken kural, orucu hafif yiyeceklerle açmak, birden yüklenmemek. En ideali orucu çorbayla açmaktır. Hem hafiftir, mideyi yormaz hem de tüm gün kaybedilen sıvı, mineral, karbonhidrat, yağ ve protein ihtiyacını bir arada karşılar. Yağsız kırmızı veya beyaz etle yapılmış sulu sebze yemekleri diğer ideal iftar menüsü. İftar sonrası 15 dakika şekerleme yapmak oldukça faydalıdır ama daha sonra kalkıp hafif egzersizler yapmak, 15-20 dakika yürümek gerekir. Teravih namazının bu kadar uzun tutulmasının da tesadüf olmadığını düşünüyorum, dinimizdeki hiçbirşeyin tesadüf olmadığı gibi. Sahur vaktindeki gizem İftar ve sahur sonrası içilecek bitkisel çaylar, bütün gün boş kalmış midenin yiyecekleri daha kolay sindirmesini sağlar. Yeşil çay bu konuda da tahtını kimseye bırakmaz. Hem sindirime yardımcı olur, hem yemek sırasında kazara alınan toksinleri bloke eder, hem de mikrop öldürücü özelliği vardır. Ayrıca kan şekerinin yavaş yavaş yükselmesini sağlar. Yeşil çaya birkaç kabuk tarçın karıştırmanız, yalnızca çayınıza güzel bir koku vermekle kalmaz aynı zamanda iftar sonrası kan şekerindeki iniş çıkışları dengeler. Ramazan'da hiç ihmal edilmemesi gereken öğün de sahur. Sahuru kesinlikle atlamamak, sahura kalkmadan oruç tutmamak ancak sahurda yenilenleri de çok abartmamak gerek. Sahura kalkmadan oruç tutmak, metabolizmada ciddi ve tehlikeli oynamalara, kan şekerinde önemli düşüşlere sebep olabilir. Sahurda ağır, yağlı ve aşırı tuzlu, baharatlı besinler almaksa ertesi gün susuzluğa ve böbrek sorunlarına yol açabilir, oruca dayanıklılığı azaltır. Bir de sahurun vakti de önemli: Olabildiğince geç kalkmak gerekir, sabah ezanına yakın yani. Orucun bir hikmeti de bizi erken uyanmaya teşvik etmesi diye düşünüyorum. Çünkü sahur süresi, sabah ezanıyla biter ve ezanın okunduğu saatler beynimizde salgılanan uyku hormonu 'melatonin'in bittiği saatler! Bir kez uyandıktan sonra uykumuzun kaçması da bundandır. Hani bütün zorluk uyanana kadardır ya... Şu bedensel ritme bakın ki, doğanın uyanmamızı istediği saattir ezan vakti aslında! Ve tüm biyolojik saatimiz de ona göre ayarlıdır. Ramazan ayının ilk günü bunları yazmak geldi içimden.. Hayırlı ramazanlar diliyorum.. Sevgiyle, sağlıkla kalın.