Haberin başlığı: "Türkiye'nin altında servet yatıyor". Bunu zaten biliyoruz da, acaba bilmediğimiz bir şey mi var diye haberi okuyoruz. Haberde maden rezervlerimizin miktarları veriliyor. Bir kısmında da dünya sıralamamız. Sokaktaki çocuğa sorsanız bor madeninde rezerv açısından dünya birincisi olduğumuzu bilir. Dünya rezervinin yüzde 72'si bizde. Peki, çıkardığımız borun ne kadarını biz işletiyoruz, ne kadarını maden olarak ihraç edip işlenmişini alıyoruz? Türkiye'de bor madeni çıkarıp işlemeye talip Türk firması var mı, yok mu? Haberde Türkiye'de 5 bin 500 ton altın rezervi ile dünyada ikinci olduğumuz belirtiliyor. Yani söylenmek istenen "servetin üstüne oturmuşuz, yoksulluk içinde yaşıyoruz." Yani "verelim yabancıya işlesin, kurtulalım." Biraz altına inelim. Nerede bu altın? Kaz Dağları'nda. Orası Türkiye'nin akciğerlerinden biri. Akciğerlerimizde metastatik (oradan oraya sıçrayan) yangın kanseri var. Yanıyor, küçülüyor. Borçtan kurtulmak için akciğer satılmaz. Bırakın akciğerlerin içindeki altını. Boru kendimiz işlemeye bakalım. Eskişehir ile Ankara arası neredeyse toptan toryum. Toryumu işlemenin yolunu arayalım. Maden ihracatı hedefleri veriliyor. Maden cevheri ihraç ederek adam olunmaz, işlenerek olunur.