Sık sık tarım sektöründen vergi alınmadığı söylenir. Gerçekten doğru mu? Büyük çiftçiler zaten deftere tabi, onları geçelim. Gelir vergisi kazanılan gelir üzerinden alınır. Gelir ise bir mal ya da hizmetin satışından alınan paradan giderler düşüldükten sonraki tutardır. Yani, gelir vergisi net gelir üzerinden alınır. Bu bağlamda, tarım gelirlerinden vergi alınması için de tarımla uğraşanların, yani çiftçilerin kazanç elde edip etmediğine bakmak gerekir. Bunun değerlendirmesini yapacak değiliz. Ama çiftçilerin feryatlarını da duyuyoruz. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesine göre; zirai ürünlerin satışında bu ürünleri alan tüccarlar satış bedeli üzerinden vergi kesintisi yapar. Kesinti oranı hayvancılık ürünleri için borsada satılanlarda yüzde 1, diğerlerinde yüzde 2, diğer zirai mahsuller için borsada satılanlarda yüzde 2, borsa dışında satılanlarda yüzde 4'tür. İlk bakışta bu oranlar düşük gibi görünebilir. Ama bu vergi, satış tutarından kesilir. 100 liralık buğday sattı ise, 4 lira vergi kesilir. Bu satış hasılatının ne kadarı gübre, mazot, makine tamiri veya kirası, işçi parası vesaire diye hesaplanmaz. Borsada satılan ürünlerde verginin düşük olması, bu ürünlerin ekonomiye doğru bir şekilde, kayıtlı olarak girmesini sağlamak içindir.
AB'deçiftçilerkorunur Gelişmiş bütün ülkelerde tarıma destek vardır. Çiftçi korunur. En çok da Avrupa Birliği'nde korunur. AB ile gümrük birliğimize tarım ürünleri dahil değil. Çünkü, bizim ürünlerimizin gümrüksüz olarak ülkelerine girmesini istemiyorlar. İthal edilen tarımsal ürünlerin fiyatları kendilerindekinden düşükse, ithalatta vergi alıyor ve fiyatı kendi mallarının fiyatına çekiyorlar. Böylece çiftçiyi koruyorlar. Buna karşın, Fransa'da çiftçilerin korumaları az bulup, her yıl caddelere domates döktükleri görünür. Tarımda asıl sorun, tarımın desteklenmemesi, belli bir tarım politikamızın olmayışıdır. Kanımca tarımdan alınan vergi çoktur bile. Tarımın vergilendirilememesi gibi bir sorun yoktur. Çiftçinin evinde yaptığı tarhanayı gelir sayıp vergilendirilmesini isteyenler, kentlerin yarısının bu tarhana ve bulgurla doyduğunu bilmelidir. Sosyal devlet olmak bunu bilmeyi gerektirir.