Ligin ilk haftasında, futbol izleyicisinin içini ısıtan
"ışık salkımları" vardı
Delgado gibi,
Bobo gibi...
Selçuk İnan, Murat Ceylan ve Kewell gibi...
İlk yarıda sol yanağına iki tokat yiyen
Beşiktaş'ta
, Bobo'nun
"bir çift sözü" vardı.
Ama
Beşiktaş'ın galibiyeti,
Delgado'nun çığlığıdır.
Bu topraklardaki en iyi maçını çıkardı.
***
Yanlışların altını çizersek, haftanın en yaralı takımı
Fenerbahçe.
Ligin ilk maçlarında yenilmeyi masum gösterenler, bu maçta yitirdiklerini kazanç hanesine koysun. Elde kalanı sıfırla çarpıp, lig sonundaki puanlara eklesin.
Bakın bakalım, sezon başındaki yenilgiler, sezon sonunda ne kadar değerli bir hal alıyor.
Antep'teki
Güiza'nın okunu nereye tuttuğu belli değildi.
Koşmadan yorulmayı
Emre'de gördük.
Fenerbahçeli Kazım için bir notum var.
"Futbolcu teriyle varolandır.
Gösteriyle değil!" ***
Trabzonspor, sahaya çıkmadan önce, kalbinde kazanmıştı maçı.
Taraftardaki senfonik aşk, futbolcuların ruhunu okşadıkça, bu takım yolunda yürür.
Galatasaray, Denizlispor karşısında farka gitti ama boş tribünler önünde oynanan futbol da boştu.
Tek kazanç
Kewell. ***
Futbolu terör belleyenlerin, şehirleri nasıl ele gçirmek istediğini Antep ve Antalya'da gördük. Daha çok şeyler göreceğiz.
Bütün takımların, ligin ilk haftasından alacağı bir ders olmalı.
Ama her takımın alacağı yabancılar,
Antalya ve
Antep'deki yabancılar gibi olmalı.
Ucuz, dirençli ve kullanışlı.
Gördük ki, ucuz diye küçümsenenlerin de dili varmış. Ayak dili, yürek dili.
Futbolun ana dili.