Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan köfte yüzlerce çeşidiyle Anadolu'nun yemek mozaiğini gözler önüne seriyor. Araştırmalara göre ülkemizde yaklaşık 300 çeşit köfte bulunuyor.
Sofralarımızın olmazsa olmazlarından biri olan köftenin geçmişi çok çok eskilere dayanıyor. Tarihi Orta Asya ve Mezopotamya'ya kadar uzanan köfteye bugünkü anlamda baharat ve farklı otlar katılması ise baharat yollarının gelişmesiyle Pakistan, İran ve Anadolu'da gerçekleşmiştir. Mesela bugün Akçaabat Köftesi olarak bilinen köftenin geçmişinin o zamanlara kadar uzandığı tahmin ediliyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun lezzete ve baharatlara düşkünlüğü nedeniyle padişahların köfte ile tanışması da çok gecikmiyor. Osmanlı'nın gerileme dönemlerinde Bursa ve İstanbul'da birçok et yemeği dükkanında köfte en çok tüketilen yiyeceklerden biri olmayı başarıyor. Bilinen köfte-ekmek ise ilk olarak 1726 yılında Üsküdar'da bir lokantada, acuka, soğan ve közlenmiş biber ile müşterilerine servis edilmeye başlanmış. Zaten acuka ve biberin karışımının hamburgerin vazgeçilmez sosu olan ketçabında atası olduğu söyleniyor.
SONUNDA EKMEKLE BULUŞUR Derme çatma inşa edilen küçük çaplı değirmenlerde eti salamura yaparak saklamak için ezen Anadolu Selçuklu kadınlarının zaman zaman bu ezik ete soğan, bulgur ve bazı bitkiler katarak kolayca pişirilen bir yiyeceği köy ekmeğinin kabuk kısmına sararak, ailelerine ya da misafirlerine ikram ettikleri bilinmektedir. İşte bu kültür, zaman içerisinde bölgelere göre değişkenlik göstererek farklı köfte çeşitlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
ÖNCE SARAYA SUNULDU Köftenin bildiğimiz ekmek içi, soğan, köfte baharı ve karabiber eklenerek yapılmış olan ilk hali 1830 yılında İstanbul Sultanahmet'te, yine Bolulu olan ve saray mutfağının danışmanı konumundaki Ali Usta tarafından ilk olarak saray eşrafına sunulduğu biliniyor.