Kardeşim ve meslektaşım Fikri Nazif Ayyıldız'ın cenazesi hazin oldu.
Orada onun için son kez saf tutanlar saygıyla uğurlanan cenazesiyle birlikte yığınla anıyı, yaşanmışlığı da yolculadılar. Mail kutum hakkında yazılan güzel sözlerle doldu ve dün köşemde yer verdiğim yazısına övgüler düzüyordu çoğu.
BAŞKA NELER?
Bir zaman Işık Üniversitesi'nde bir fotoğraf sergisi açmıştı. "Kaybolmadan önce" adı altında gördüklerini, gözlemlediklerini, hissettiklerini fotoğraf fotoğraf sunmuştu bize. O fani hayattan kaybolduktan sonra biz gibi yakın çevresinde başka neler kaybolacak biliyorum.
DEV ADAM
İnsana aklın maharetini, zekanın kudretini, belagatin erkini, bilginin kıymetini, sokak çocukluğunun kerametini, do stluğun katmerini, delikanlılığın erdemini, yazı yazmanın sihrini, insan sarraflığının mihengini, kardeşliğin simgesini, evlatlığın gerçeğini, insan oluşun felsefesini ruhunda, bedeninde, eyleminde tepe tırnak taşıyan bir sahici İstanbul çocuğu, bir dev kalpli adam kayboldu. Kaybettik bunu (onu) biz.
Nazım'ın dediğince "Yeşil bir ağaç gibi gülen, merasimsiz ağlayan ve ana avrat küfreden" tayfanın pirlerinden birini kaybettik bir de.
AYDINLIK SAÇAN
Yelkenimize rüzgar soluyan, sıkıntılarımıza merhem, küflü ağızlarımıza taze kahkahalar sunan, bakışında, duruşunda, soruşunda, soluyuşunda milyon vatlık enerjiler taşıyıp, kırık zamanlarımıza uzatma ampulleri gibi aydınlık saçan arkadaşımızı kaybettik.
Onunla beraber biz çok şey kaybettik.
Biz kaybettik!..