Ünlü olmak fazla matah değil. Esas önemli olanı değerli olabilmek değil mi? Şimdi her döneminde çok değerli olan, bundan böyle de hep öyle anılacak olan tanıdık bir adamın nasıl böyle olabildiğine, erdemin burcuna dikilmiş muhteşem insanlık bayrağının sırrını okuyun az aşağıda...
***
KİM YAPABİLİR Kİ BUNU?
Anadolu'nun Orta Vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya, hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır.
Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir.
PENCEREDEN ATLADI Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer ve pencereden aşağı atlar.
ONCA ŞEY VAR Başka bir adam için, kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili, kaçıyorlar. Tarlaları, ovaları aşarlar. Anadolu'da bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır.
Namus belası, töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku. Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler.
BİR TOMAR PARA Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki; "Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor" çıkartıp bakar ki. Ayakkabısının altı bir tomar para!
AYAKKABISINA Kocası her şeyin farkında biliyor ki gidecek, "Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı ütüledi, bana emeği geçti yaban elde muhtaç olmasın" diye!
O yoksul köylü; bütün parasını, başka bir adam için kendini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu.
UZUN İNCE YOL O güzel insanı, o onurlu davranışı sergileyen, o terk edilen adamı hepimiz tanıyoruz... Çünkü o; bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi: "Uzun ince bir yoldaydı ve yürüyordu gündüz gece" Çünkü o; Aşık Veysel'in ta kendisiydi..