Antalya'dan arıyor İsmail -güzel kardaşım benim- evinin bulunduğu yerden yangını görebiliyormuş. Durduğumuz yerden bir yangını görebilmemiz mümkün mü? diye soruyorum. O; 'Yangın yakınımızda bizim ve hatta içimizde bizim. İçimiz yanıyor!' diye yanıtlıyor beni; 'İçimiz yanıyor!' Konya'da çöken yurtta kalan, depremde ölen, bombayla parçalanan çocuklara yanıyor içimiz. Bir yangınyeri ülkede sözcüklerin peşine düşüyoruz; hasret dolu, yolculuk dolu sözcüklerin.
Bir halkın yalnız bırakılmışlığından, sahipsizliğinden dem vuruyoruz. Yakılan, yıkılan bir halkın yalnız bırakılmışlığından... Bir çağcıl yalnızlığa denk düşüyor yolumuz birbirini ararken kelimelerimiz. 'Orman yangınında çatırdayan ağaçların sesleri, ölen börtüböceğin çığlıkları geliyor kulağıma!' diye devam ediyor İsmail; 'Suların, yanan yılanların, kaplumbağaların, bilcümle nebatın sesi! Doğa bunların hesabını sorar bizden bir gün! Bunu yapanları durduramadığımız için bizden iki kere hesap sorar!'
Sus oluyoruz bu sözlerden sonra. Upuzun bir sessizlik aramızdaki. 'Konuşsak neye yarayacak, yazsak neye?'diyorum. Yine de yazmamı istiyor. Yazı yerine acı döküyorum kelimelerin üstüne. Yangın için yukarıdan su atan uçakların işlevini görüyor kelimelerin üzerine düşen acılar. Aşağıda biraz soluklanıyor mudur anlatacaklarımız?
ÖLÜM DÜŞMÜŞ AKILLARINA Çöken yurt binasından ölen çocuklardan birinin yazdığı mektup çıktı. Bir öğrencinin yazdığı tahmin edilen mektup
'Kandiliniz mübarek olsun' diye başlıyor.
Ahiret Havayolları ile seyahat etmek istediklerini Ahiret Hava Yolları Genel Müdürü'nün de Azrail olduğu belirten kelimelerle de devam ediyor. Küçücük çocukların ölüm düşmüş minicik akıllarınayüreklerine. Ne için orada olduklarında çok nasıl orada oldukları ve tutulduklarıdır önemli olan benim için. Nasıl olmuşlartutulmuşlar? Belli; korkuyla. Neden korkmuşlar? En çok öteki dünya düşüncesinden. Korkmuşlar mı sahiden? Mizah biraz endişekorkuironinin karışımıdır. Humor deniyor bir başka deyişle.
Humor dile gelmiş küçücük parmaklarında çocukların. Ölüm oyunu oynamaya başlamışlar belli ki. Ve belli ki büyüklerin yaymaya çalıştıkları korkuyu bu mizah duygusuyla alt etmeyi düşünmüşler. Büyüklerin komik durumlarından koca bir mizah yaratmışlar dahası.
Bir çocuk kendi ölümünden bir humor yaratmış ve peki ama siz hiç öldünüz ve gülebildiniz mi kendi ölümünüze?
Hep söylüyorum; umut hep çocuklarda ve çocuk kalanlarda. Şimdi onlar yanan ormanlarla bir nebatla bir börtüböcekle bir yaşıyorlardır melekler gibi kendi cennetinde oyun denilen o güzel bahçenin Hep aynı yaşta çünkü; büyümez ölü çocuklar...İsmail -
güzel kardaşım-; azalırım, anlatamam...