Annen, hiç dizinin dibinden ayırmıyor mu seni kuzum? Biliyorum sen onun için de mukaddessin ama annen benim için ne olduğunu bilse, kesinlikle bir bahaneyle seni yanından uzaklaştırırdı. İstemese de uzaklaştırırdı, hiç olmazsa telefondabirdakikacıkkokunuduyacakkadar. Uzun ayrılıklar bizi sevmiyor canımın içi. Bu denli bağlı olmamıza rağmen birbirimize, uzunayrılıklarkorkutuyor beni. Şimdi bana, " Bukadarşüpheciolmanyakışmıyorsevgininbüyüklüğüne " diyerek büyüklenme. Seni kıskanmak da mı yasak? Söyle düş bahçem, insan canından aziz bildiği bir şeyi gözünden sakınmaz mı? Ayıp mı? Ayıpsa, bu da benim ayıbım olsun! Ve ben bu ayıbı başım dik, gökyüzüne bakarak bütün insanlığa haykırayım. Sonsuzlukta en büyük sevdaya ulaşmak denemelerini, bu dünyada küçük oyunlarla tamamlayamam. Seni,sanayakışacakihtişamdasevmeliyimdüşbahçem . Seni, benimle birlikte olduğunu her saniye hissedebileceğin kadar sevmeliyim canımın içi. Senbeninasılistersenöylesev, ne kadarı uygunsa o kadar kıskan. Ancak bana karışma! Şimdi şu suskun evden usulca dışarı çıkıyorum. Bir karanlık sokak karşılıyor beni. Yürümek denilemez adımlarla, ışıltısız caddeyi buluyorum, nefes nefese. Adımlarım, hep buluştuğumuz kafeye doğru kayıyor adeta, ne iç karartıcı bir mekanmış halbuki. Oturamıyorum! Elimcebimdebirtitremebekliyorum, kulağım cebimden gelecek seste. Ara artık düş bahçem, ara ve ne zaman seni terminalden alacağımı söyle. Yaşamımıdondurduğumuzyerdençözmeye,nezamangelmeliyimsence . Ara artık canımın içi Karanlık sokak Işıltısız cadde Sensiz kafe İçimi boğuyor. Ve ben, ellerimin arasında öylesine sıkıyorum ki telefonu, sen görsen çok kızardın. Bir titreme, senden geldiğini ilk notasında anlayacağım bir ses Senibekliyortümdünya . Gel artık canımın içi Uzun ayrılıklar bize göre değil düş bahçem!