Osman da gitti. Sayısı zaten az gülgün yüzlü adamlardan birini daha kaybettik tüh. Yığınla yaşanmışlık, ahbaplık, barışılmış küslük, macera, hareket, afacanlık bıraktı, ebediyete göçtü Osman da. Bir gün bir programıma konuktu. Orada olup biteni Arda Uskan'a şöyle anlatmıştı; "Şarkıcı Küçük Onur'la bir dizi yaptım. 60 bölüm reyting rekoru kırdı.
YILAN HİKAYESİ Gariban bir çocuk, babası hastanede, annesi tımarhanede, ablası randevuevinde, kız kardeşini de kaçırıp böbreğini satıyorlar. Çocuk şarkıcı oluyor. Rezalet. Ama izleyici rekoru kırıyor. En büyük parayı o diziden kazandım ama bir gün Savaş Ay'ın A Takımı programında diziyi yaptığım için Türk halkından özür dileyip işi kestim. Sonra Yılan Hikayesi ve Memoli çıktı.
SIKINTI YOK Sonrasında kendi aramızda da çok konuşmuştuk bunu. O gün kırılma noktasıydı benim için Savaş kardeşim. Daha sonra yaptığım işlerden hep mutlu oldum, sıkıntı duymadım" demişti.
KIRMIZI IŞIK Bir gün yine sohbetimiz sırasında Mustafa Topaloğlu'yla karşılaştık. Çocuk gibi şakalaştılar birbirleriyle önce. Sonra Mustafa bir hikayelerini anlattı: "Savaş Abi bir gün Osman'ın arabasıyla giderken kırmızı ışıkta geçtik. İleride bizi gözleyen bir polis önümüzü kesip çevirdi aracı. Ehliyet ruhsat istedi. Osman göbeği yüzünden torpidoya uzanmaya üşeniyor.
MEMUR DEDİ Kİ Sonunda polis memuru ve Osman arasında şöyle bir muhabbet geçti...
- Üçüncü defa söylüyorum beyefendi lütfen evraklarınızı verin...
- Ama memur bey dalmışım.
- Olabilir ama önce evraklar lütfen...
- Bir daha yapmam...
- Yapmayın tabii ki ama ehliyeti alayım önce...
- Memur bey bakın ben Osman...
- !!!!!!!!
- Osman Yağmurdereli...
Ve memurdan tarihi bir yanıt:
- Nereli olduğunuzu sormadım beyefendi evraklarınız lütfen."
Nur içinde yatsın. Hep gülen yüzü, güldüren huyları kadar kocaman rahmetler yağsın üzerine.