Doğruyorlar... Hem de 15'ten az olmayan bıçak darbesiyle. Neden bu kadar azimliler? Neden 15-20 bıçak darbesi? Zaten birkaç bıçak darbesinden sonra ölmez mi insan? Neyin hırsı bu? Namus? Çoğu namus cinayeti. Erkek; kadınını uygunsuz (!) yakalıyor. Uygun olan ne? Evli olduğun erkeğin dışında bir başka erkekle ilişkinin olmaması. Tersi de doğru tabii ki. Zincir kopuyor o saatten sonra. Son okuduğum haber de acayip. Aynı yerde görevli iki genç insan, birbirlerini seviyor-hoşlanıyor. Aileler devreye giriyor başgöz ediyorlar gençleri, evleniyorlar. Ve hatta -yanlış söylemeyeyim- 'kaçarak' evleniyorlar. Tutuyorlar bir ev. Taksit taksit eşyalar. Neler konuşmuşlardır kim bilir?
Sevgi sözcükleri; birbirlerine birbirlerinin olurken söyledikleri... Çocuk istemişler midir? Büyük olasılıkla... Uzatmayayım. İnsan insanı sevince ne olacaksa o olmuştur ihtimal. Eee? Kadın olanı, -erkek de olabilirdi- bir gece biricik erkeği evde yokken; biricik erkeğinin arkadaşı başka bir erkeği eve almış. Almakla kalmamış bir çilingir sofrası kurmuş, içmiş-eğlenmiş. Hem de evli olduğu erkeğine söylemeden.
BİR GÖNÜLDE İKİ SEVDA Yahu hayat bu işte. Her an her şey olabiliyor. Aşıklar bir gün geliyor birbirlerine aşık olmadıklarını, sevgililer birbirlerinin sevgilileri olmadıklarını anlıyorlar. Oluyor olacak olan ve gönlü kayıveriyor yaşanan ilişkinin dışına. Bunda bir gariplik yok; kayar kayar. Gönül bu. Zaten bulunduğu zemin kaygan. Kimler verdiği karar için pişman olmuyor ki? İçinizde evliliğini ya da birlikteliğini zorla sürdüren ve hatta hayatından bezen yok mu hiç?
Sorun bunlarda değil; bir ilişkinin bir ilişkinin nasıl yaşanacağına-biterileceğine ilişkinin bilgimizin olmayışında-olamayışında. Hem tribüne hem sahadaki takıma oynanmaz. Oynanmamalı. Bir gönülde iki sevda olmaz mı? Kimine göre olur, kimine göre olmaz. Neyse efendim işte bu evliliğin erkek olan tarafı kadınının hareketlerinden şüphelenince (!) eve erken dönmüş işinden izin alıp.
Kapıyı açmış ki bir de ne görsün? En yakın erkek arkadaşı ve karısı aynı masada karşılıklı anason duyarlılığına bırakmışlar kendilerini. Ne sormuştur? 'Ne yapıyorsunuz ulan siz burada?' Ne demiştir kadın? 'Bi dakka anlatabilirim' Aynen öyle demiştir. Keşke şunları sorsaydı... 'Ne oldu o kutsal aşkımıza? Biz kaçarak evlendik, sevdik birbirimizi, onca emek...'
BAS BOŞANMA DAVASINI Lafını tamamlamadan basmış bıçağı evin erkeği, basmış bıçağı. Hazin hikaye. Ama asıl mevzuu şu. Bu cinayet haberlerinin internet sitelerindeki okuyuculara açılmış yorum bölümleri var. Bakın 1-2 tanesi ne diyor?
'Eh be kardeşim. Bas boşanma davasını ayrılsana. Oldu mu şimdi yazık değil mi sana' Bakın asıl yorum ki benim dumura uğradığım yer burasıdır; 'Yahu kardeşim neden bu yaşta elini kana buladın.
Şimdi bana kızacaksın ama elini kana bulayan ve şimdi hapisteki erkeğe söylüyordeğer miydi öyle bir kadın için! Hayatını yaktın'
Yurdum insanının sorusu da ortalamamızın durumu da bu...
Şimdi merakla bekliyorum o kardeşimin hapishane ortamındaki odasında o maillere vereceği yanıtı... Ki bir bilgisayar parkı vardır şimdi o odalarda...
Ey akıl... Geldiysen vur! Kaç defa istersen!