Annesi Ata Demirer'e Ergenekon esprileriyle ilgili şöyle bir şey söylemiş, "Oğlum, gösterilerinde siyasi espriler var. Ortalık karışık, ne olur onları metninden çıkart!"
E korku dağları beklermiş. Her şeyin birbirine karıştığı bir ortamda Ata Demirer'in annesinin aklı karışmaz mı? Eskiden; 80'den önceannlerimizin ve daha çok yakın akrabalarımızın bizi yolcularken söylediklerine benziyor; "Aman bir şeye karışmayın! Paşa paşa gidin paşa paşa gelin!" Paşalık boynunu önüne büküp gitmek demekti, etliye sütlüye karışmamak demekti, memleleket yansa kafanı çevirip "Ne oluyor?" diye bakmamak demekti.
Dinledik mi? En çok itiraz halimizi sevdik! Parmağımızı kaldırdık ve sırayı bozma pahasına; "Ben anlamadım örtmenim!" dedik devlet dersinde. Devlet dersinde zamansız bir feveranla ve dar soluksuz konuştuk o itiraz halimize uygun düşsün diye. En çok şaşırmadığımıza şaşırıyorum bugün, olana bitene değil. Birileri, birbilenler, binbilmeyenler, ardıarkası gelmeyen teori kurucuları, pratik simsarları söylemişti neler olacağını ama biz yine de itiraz halimizden sapmayalım, fiyakası bozulmasın afili yürüyüşümüzün diye umursamadıydık.
Anladıklarımız, anlamadıklarımızdan fazlaymış aslında. Anladıklarımız ve bildiklerimiz kadar anlamadıklarımız ve bilemediklerimiz üzerinda dursaymışız çözebilirmişiz ayın arka yüzünün daha aydınlık olduğunu. Paşa paşa yürüdük, paşa paşa okullu olduk ve okullarımızdan geçtik annelerimizi dinleyip. Dinlemeyenler devlet dersinde hayta ilan edildi. "Tavşan kaç tazı tut!" idi "Ya devlet başa ya kuzgun leşe!" idi. Devlet neydi, paşa kim? Tavşan hangi dağa doğru koşuyordu, tazı nereden geliyordu anlamadık. "Anlayanlar anlamayanlara!", "Bilenler bilmeyenlere anlatsın!" idi.
Tarih yazıcıları yazıp çizdikleriyle yüzleşirken dipnotlarından feyz aldık. Aslı o dipnotlarda saklıydı anlatmak istediklerinin. Tanrılar bilmiyordu yanıtlarını tarih sorularla dolandığında etrafımızda peygamberler büsbütün yalancı çıkmıştı. "At izi it izine karışmıştı!" ama "Su bulanmadan durulmazdı!" ve "Su akar yatağını bulurdu!" Daha da olmayacaksa "ezdirmizdik kimseye kendimizi / kafamıza sıkar giderdik!" Aylar önce yaptığımız söyleşide çok güzel bir şey söylemişti Hasan Kaçan; "Ciddiyet insanlığın kendi adına yapacağgı en büyük kötülüktür. Bütün kötülükler o ciddiyet denilen mecradan beslenir. Siz yüzünde ciddiyet taşıylan bir insanın iyi olduğunu gördünüz mü?"
"Ah güzel annem!" dedim yazılanları okuyunca Ata'nın güzel annesi doğru söylüyorsun "Paşa paşa oynasın oyununu!" değil mi?