Evet o yarışma programları üzerine Engin Ardıç'ın fantezi üreten yaklaşımı doğru; "Ciddi bir bilgi yarışması düzenle, ödül olarak da kitap ver de, bak bakılım kaç kişi katılıyor!" Usta "O dandik programlara girmek için kuyruk olan 800 bin kişinin üzerinden yaratılan enayi gerilimine" gönderme yapıyor.
Ortalamanın ne olduğuna ilişkin bir fikir veriyor elbette ki bu yarışmalar. Ortalama biraz kitap okumakla biraz günlük gazete tüketimiyle! İlgili. Ortalamanın ne olduğuna ilişkin karar verirken bunlar önemli tabii ki. Tiyatro ve film izleyen insan sayısının ne olduğu da... En gişe yapmayan sanat pratiklerinin yurtdışından ödülle dönüşleri kimsenin gözünü yaşartmıyor tabii ki. Meşin yuvarlağın hali melali bizim yüreğimizin yangınıdır; o kadar. Kimse ödül almış, yurtdışında onanmış bir yazarımızın, hadi yurtdışında onanmasın; yurtiçinde ünü sesinden sesi ününden kocaman yazarların ne halde olduğunu da biliyoruz.
Bazen bana da arkadaşlarım şaka yollu takılırlar -değil aslında düpedüz öyledir bu!- e kardeşim beş kitabı yazdın da bana mı yazdın! Bu kadar kendine yontan bir anlayış başka bir ulusta, millette, haklata, yurtta görülmüş müdür bilmiyorum! Bir İngiliz'in yazdığı kitap için diğer arkadaşından bu ironi incisi sözleri duyduğu dolmuş mudur?
Mizahın bu türlüsü bizde vardır olsa olsa. "Felsefe yapma!" diye bir söz vardır ve Mustafa Topaloğlu bu söz üzerine şarkı bile yazmış, klip bile çekmiştir ve dahi haftalarca televizyon kanallarında o program senin bu program benim izlenmiştir. Çünkü günlük hayatın açıklanmaya çalışılması her zaman tehlikeli bir felsefik durumdur ve bu durum bizim en tehlikeli halimizdir.
Şimdi Engin Ardıç'ın yazısına dönelim; "Bir zamanlar biz de para dağıtıyorduk eski Star televizyonunda. Jülide Ateş şöyle bir soru soruyordu; 'Bir devleti ve milleti simgeleyen dikdörtgen bez parçasıdır, o ülkenin renklerini taşır, törenle direğe çekilir, törenle indirilir'
Epey bekledikten, yarışmacı epey düşündükten sonra yanıt geldi; "İngiliz kumaşı!" Jülide tıkanmış bir süre konuşamamıştı " E şükür ki "bayrakları bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır!" demedi. Tamam o dongozun yanıtı bir ortalamayı vermiyor diyelim. Yarışma heyecanı diyelim. O dongoz yarışmacımız o ortalamayı ay da mı tutturdu Venüs'te mi türetti? Bu memleketin sınırları içinde oluyor bunlar başka bir yerde değil.
Benim de tıkandığım an sayısı giderek artıyor. Okumuşu okumamışı nasıl olursa olsun. Dur durak bilmez bir tıkama girişimi içinde yakın çevrem. Uzak çevremi anlatmayayım benim için ağlarsınız. Her şeyi ama her şeyi önemsemediğini göstermek için aşağılayan mı istersiniz kendi aşağılık durumunu örtbas etmek için bu aşağılama triplerini bir ironik kılıfa sokup yedirmek isteyenler mi? Doğru dürüst bir iki kelimeyi yanyana getiremeyeceklerini bildiklerinden, yetersiz oldukları kadar yeteneksiz olduklarını da çaktırmamak için sığındıkları o kaçış trendi; yükselen trend, tıslayarak konuşan o kuşak
Ne diyeyim; bu millet son savaşta böyle değildi!