Halk arasında, biz bilim insanlarını çok rahatsız eden, hiçbir bilimsel açıklaması olmayan 'hurafe' diyebileceğimiz birçok bilgi dolaşıyor ve ne yazık ki birçok insan da bunlara kanıp sağlıklarıyla oynayabiliyorlar. Bunlardan en çarpıcı olanı, birçok kronik hastaya, özellikle de kanser hastalarına kaplumbağa kanı içirilmesi. Benim önüme, onlarca kaplumbağa kanı içirilmiş hasta getirildi bugüne kadar, yani ben de hastalardan öğrendim bu 'hurafe'yi. Bilimsel araştırmasını da yaptım, sonuç çok da şaşırtıcı olmadı zaten, hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi, kaplumbağayı rezervuar olarak kullanan kene başta olmak üzere birçok zararlı hayvanlardan bulaşabilecek tehlikeli mikrobik hastalıklarla karşı karşıya kalıyor bu zavallı insanlar. Hastalarıma da hep aynı şeyi söylüyorum, modern ve geleneksel tıpta da bazı hayvansal ürünler, gerekli bilimsel çalışmalar yapıldıktan ve etkileri onaylandıktan sonra, zaten kullanılıyor zaten, örneğin köpekbalığı karaciğeri ve kıkırdağı. Kaplumbağa da bir hayvan, köpekbalığı da, kan da bir doku, karaciğer ve kıkırdak da...
Eğer bilimsel açıklaması ve onaylanmış bir etkisi varsa, zaten hayvansal kaynaklı destek ürünlerini bilim size sunuyor.
Gelelim köpekbalığı karaciğeri ve kıkırdağının etkilerine. Köpekbalığının doğada kansere yakalanmayan tek canlı olması, birçok araştırmacıyı heveslendirip yüzlerce bilimsel araştırmaya kaynak oldu. Köpekbalığının karaciğerinde saptanan yüksek doz alkilgliseroller, skualamin ve omega 3'ün kanserden ve bazı kronik dejeneratif hastalıktan koruyucu etkisine dikkat çekildi. Bu maddelerin, insan vücudundaki savunma organları olan dalak, karaciğer ve kemik iliğinde ve anne sütünde de bir miktar bulunduğunun fark edilmesi bu maddelere olan bilimsel ilgiyi iyice artırdı. Squalamin maddesinin tümör gelişimini ve büyümesini engelleyici etkisi olduğuna dair birçok bilimsel araştırma var, ancak çok da abartmamak gerek, çünkü bu madde daha düşük dozda zeytinyağında, cevizde de mevcut. Skualamin ayrıca, bağışıklık sistemindeki tümörle ve mikroplarla mücadele eden savunma mekanizmalarını kamçılayıcı etkiye sahip, yani bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Köpekbalığı kıkırdağı da yüksek oranda protein, kalsiyum, sodyum, fosfor ve kondroitin sülfat denilen en önemli kıkırdak bileşenini içeriyor. Kıkırdak gelişimini artırıcı etkisi var ve eklem sıvısını muafaza ederek eklem dejenerasyonunu ve kıkırdak kaybını azaltıyor, eklem elastikiyetini artırıyor. Eklem ağrılarını azaltmada aspirin gibi ilaçlara yardımcı etkisi var.
Birçok eklem hastalığında, eklem romatizmasında, romatoid artritte ve osteoporozda destek olarak kullanılabilir, ancak mutlaka doktora danışılmalı.
Sonuçta, şu anda köpekbalığı karaciğer yağı ve kıkırdak kapsülleri birçok ülkede onaylanmış destek tedavi ürünleri ve benim de birçok hastama yazdığım doğal ilaçlar. Yani biz doktorlar gerektiğinde hayvan dokularını da kullanıyoruz zaten, bilimsel dayanağı olmayan her duyduğunuz maddeyi ilaç diye kullanıp ne kendinizin ne de yakınlarınızın sağlığını sakın tehlikeye atmayın, sağlıkla kalın.