Keneler geçiyor doğanın üzerinden. -Aman diyim!- Kuş itlafından, kuş gribinden, ağaçlı yollardan, tarlalardan, yeşil alanlardan, meralardan, bağdan bahçeden geçiyor. Derilerimizin üzerinden, derede tepede yaptığımız pikniklerden; doğal olanla olmayanın savaşından geçiyor keneler. Doğal! Bir doğa yürüyüşü başlattılar ve bakalım nerede sonlanacak?
Geçen gün bir ilan çarptı gözüme; "Keneye karşı elbise!" Giyiyorsun; 'şazemmm!' Keneler patlıyor etrafında bir bir. Yetmedi keneye karşı sprey çıkmış. Kullanıyorsun derinin üzerine üzerine, kayganlaşan satıhta yürüyemiyor keneler. Bakalım o deriden neler türeyecek gelecek zamanda? Haberlerin ardı arkası kesilecek gibi değil; "Kullanılan ilaçlar keneleri azdırıyor!" Azdırıyor? Evet, azdırıyor. Çünkü bugünlerde basıyorlar toprağa-nebata ilacı ve bundan sadece keneler yararlanıyor. Yiyor yutuyor ve besleniyor hayvanlar. Oysa bu ilaçlamanın tarihi kış aylarına; yani kenenin toprak altına girdiği dönemlere rastlamalıymış. Hatta şöyle şeyler duyuyorum etraftan; önce ilaçlar satın alınıyor, sonra da yararı olur mu olmaz mı diye soruluyormuş bilirkişilere.
E alt tarafı bilirkişi; kenenin b.kundan sütünden ne anlayacak? 'Önce bir önlem alalım hele sonra sorarız' diye düşünmüşlerdir. Ama şöyle düşündüklerini de ben biliyorum; 'Bu ilaç neye yarıyor?' diye sorarsak bilirkişi bize şimdi bu ilacı aldırmaz. Kırk dereden su getirir hatta. 'Keneyi yok edecek ilaçlamanın zamanı kış aylarıdır' der bize ve nemalanma sürecimiz tavsar. Tavsamasın!" Eee küresel ısınmanın kene gelişimine katkısını da unutmayalım tabii.
Olsun; DDT ilacını -ki acayip etkili bir ziraat ilacıdır- bit temizlesin diye saç diplerine süren cehaletten buralara kadar geldik ya ona da şükür. Hiç olmazsa paçaları çorabın içine sokmak, piknik yerlerine başı-gözü kapalı giysilerle gidip oturmak, fazla eyleşmemek, ele geçen mektupzarf gibi şeyleri 'beyle beyle' parçalayıp açmamak gibi önlem paketlerinden yararlandık, bilgilendik, kültürlendik. Engin ve derin bir bilgi donanımımız var şimdi. Testislerine yapışan keneyi utandığı için sağlık elemanlarına söylemekten-bildirmekten çekinen dedenin kaybı bir vaka-i adiyeden sayılabilir mi? Sağlık için vücudunda yer yöre seçen başka bir millet biliyor musunuz?
Neyse mevzuu o değil; küresel ısınmanın dünyadaki tahribatı konusunda dert yanan bir Amerikalı yetkili memleketimizin doğa olaylarına duyarlı bir gazetecisine dert yanıyormuş; "Tabiat ananın bize yaptığına bakar mısınız?" Usta gazetecimizin yanıtı mevzunun kendisini en güzel biçimde açıklıyor aslında; "E siz bunu ananızı düzerken düşünecektiniz!"