Taraf'ta, Gökhan Özgün'ü okuyor musunuz? Gazetenin,
Radikal soygununun en kıymetli ganimeti bence! Sıkı yazılar yazıyor. Mürekkebinden, sert ama mizahla harmanlanmış lekeler döken, nevi şahsına münhasır yazar.
İşte o Gökhan Özgün, geçen Perşembe günü, yani ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na yapılan hain saldırının ertesi günü, "
O virajdayız" başlıklı bir yazı yazdı.
Özgün yazısında, bir devrin kapanıp başka bir devrin açıldığını bize müjdeliyordu. 'Hukuk öldü, yaşasın halkın vicdanı devri!'
"Halkın arzusu değil. Halkın tercihi değil. Onlarla baş edebiliyorlardı. Birilerinin en korktuğu şeyle baş başayız şimdi. Halkın vicdanı." Gökhan Özgün'ün yazısında vurgu yaptığı 'halkın vicdanı' gerçekten de ulusların, değişim ve dönüşümlerinin itici gücüdür. Çok uzun zaman, kendilerinde var olan gücün farkında olmadan yaşasalar da, keşfettiklerinde, önlerinde durulmaz olur.
İşte bu '
halkın vicdanı' var ya;
Gökhan Özgün haklı da olsa söylediklerinde,
Emre Aköz ve
Cengiz Çandar'a yaptığı billur gibi atıflarla hedefi tam on ikiden de vursa, dur bakalım der! 'Halkın vicdanını, sen de kanatma Gökhan' diyerek dikilir karşısına.
Gökhan Özgün, yazısının sonuna öyle bir not düşmüş ki, ne vicdan kalmış ne de halk!
"Yazarken haber geldi. Amerikan Konsolosluğu'na saldırı. Olay, halkın vicdanının apaçık gözleri önünde cereyan etti. Endişeye gerek yok." Hayal kırıklığı! Nasıl atlamış şaşırdım. Halkın gözleri önünde apaçık cereyan eden bazı olaylar, 'halkın vicdanı'nı kanatır ve endişeyle doldurur.
Eğer Gökhan Özgün, halkın vicdanı diye simgeleştirdiği meseleyi katı bir gerçeklikle ele alıyor, hukuk gibi yazılı kuralları olan, hakim olduğunu zannettiğinde endişelerinden kurtulabilen bir şey zannediyorsa, çok yanılıyor! Halkın vicdanını duygular idare eder ve gücünü de oradan alır. Sabredip sabredip, aslanlar gibi kükremesinin de sebebi budur! Yoksa bir çaresini bulup, ondan da korkmazdı egemenler.
Halkın vicdanı, üç civanını yitirdiğini duyduğu an titremeye başlar. Endişelenir hem de ne biçim!
15 gün önce göreve başlayan evladı,
Önder Saçmalıoğlu'nun daha ilk maaşını alamadan şehit olmasını hazmedemez. Bir yıl önce evlenen
Erdal Öztaş evladının, artık tütmeyecek yuvasını düşünüp durmaktan kendini alamaz. Geçen yıl öksüz kalan
Nedim Çalık evladının, yokluğuna öyle kolay kolay alışamaz. Bütün bunlar halkın vicdanına dokunur! Endişelendirir.
Zaten halkın vicdanı varsa, vicdansızlar karşısında insani tepkisini saklayamaz. Özgün'ün gayet güzel ortaya koyduğu, egemenlerin korkulu rüyası, hukuku katledenlerin yanına bile yaklaşamadığı; halkın vicdanı harekete geçmiştir.
Bu süreç, önü alınamaz bir yolculuğun başladığını işaret eder. Unutulmaması gereken, halkın vicdanının sert ve başa çıkılamaz olduğu kadar, yufka da olduğudur.
Evlatlarını,
hain pusuların içinde, yerde kanlar içinde yatarken görünce, halkın vicdanı kanar. Endişe de duyar, hem de çok büyük endişe duyar!