Üçüncü bölüm; altıncı perde.
Demokrasinin yüzünden detay alın bakalım. Ne görüyorsunuz?
Sorularla cevapsızlığın tokalaştığı yerde.
***
Haksızlığı yorgan diye üzerinize çekin.
Elektriğe yapılan yüzde 21 zam bile sizleri yerinizden kıpırdatmadı.
Başkalarının sizler için kendilerini yakma devri kapandı artık.
Yakında bütün ışıklar kesilecek.
İdare lambalarını sipariş verin.
Nasılsa sefalete işçi, acıya memur olmak yetiyor sizlere.
Yetsin bakalım!
***
Adalet ya ruhtadır ya hiçbir yerde.
Siz neredesiniz?
Haykıracak avazınız bile yok mu?
Bir küçük direniş, haksızlığın kapılarına asılacak bir afiş.
Bizleri birbirimize düşman eden politika, yarın çocuklarımızı da un ufak edecektir.
Etsin bakalım!
***
Başınıza gelebilecek en büyük felakettir, "haksız yere gözaltına alınmak"!
Biz bunları 12 Eylül'de yaşamadık mı?
O günden bu yana, birbirimize tahammül etmemeyi mi öğrendik yani?
Yasak koyan kendine koymuştur da fikir özgürlüğüne duvar örmeyi kim buyurmuştur?
Suçlama istasyonları tıka basa dolu.
Herkes kendi kurbanını seçsin...
Seçsin bakalım.
***
Artık zor bir şeydir, aynı toprağın insanlarının birbirini sevmesi.
Bir rivayet sayılsın, bu memleketin sevginin anayurdu olduğu.
Bir korku tünelinde başlar eğik dursun, milli maçlarda gösterilen emanet duruş yeter.
Aydınlık Türkiye rahmetlik olsun da herkes penceresine karanlık perdeleri örtsün.
Örtsün bakalım.
***
Ekonomi yerle bir.
"Ara rejim" yapın kendinize, az yiyin, hiç konuşmayın.
Gelişen Türkiye masalı çoktan bitti, "dedem beni korkuttu" hikayeleri başladı.
Herkese derin uykular.
Ama bilinmelidir ki yakılan orman herkesi yakar.
Suya temiz girip, kirli çıkmak da var.
***
Neyse, herkes bu sevgisizliğin üzerine bir bardak soğuk su içsin.
İçsin bakalım.