Refah Partisi 1998 yılında kapatıldı. Yerine kurulan Fazilet Partisi de Haziran 2001'de "kapatma" cezası aldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, kapatma kararlarından sonra 2001 yılında, "normal" dönemler"in en kapsamlı "demokratikleşme paketi"ni kabul etti.
Anayasa'nın 32 maddesi yenilendi.
RP ve FP deneyimleri göz önünde bulundurularak siyasi partilerin kapatılması zorlaştırıldı.
O pakete büyük katkısı olan Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, "parti kapatma"yı zorlaştırırken, Anayasa Mahkemesi'ndeki oy oranlarını da değiştirdiklerini söyledi.
Şimdi o günlere dönmek gerekiyor:
Yeni hükümlerin "ruh"unu hissedebilmek, oy oranlarının neden, nasıl değiştiğini hatırlayabilmek için...
***
Söz Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'te:
"2001 yılında yapılan değişiklikten önce siyasi partilerin kapatılması için bir oy oranı öngörülmemişti (Salt çoğunluk yetiyordu). 2001 yılından sonra partileri kapatmak için 5'te 3 çoğunluk öngörüldü. Yani 11 üyeli mahkemede 7 üyenin oyu zorunlu kılındı. Böylece siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmış oldu."
...V önemli bir ayrıntı:
2001 yılında partilerin kapatılmasını zorlaştırmak için, formül olarak "para cezası" getirilirken, bu yaptırımın uygulanması da kolaylaştırıldı.
"Kapatma"da 7 oy aranırken, "para cezası"nda 6 oy yeterli görüldü.
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, 5'e karşı 6 oyu bularak "parasal yaptırım" uygulamanın, kapatmaya göre daha kolay olduğuna dikkat çekiyor.
Ne dersiniz?
Bu kolaylık, bir anlamda teşvik(!) de içermiyor mu?
***
Dönelim bugün görülmekte olan davanın "karar" tarihine:
Hikmet Sami Türk, kararın Temmuz sonu ya da Ağustos ayı içerisinde verilebileceğine inanıyor.
Hatırlatalım:
Önceki kapatma davalarında da sözlü savunma ile karar arasında 2 aylık süre bulunuyordu.
***
Türkiye'de bir başka gündem maddesi:
Son günlerde "demokrasi"yi güçlendirmek için "kapsamlı" bir Anayasa değişikliği konuşulmaya başlandı.
TÜSİAD, sendikalar ve bazı sivil toplum kuruluşları da bunu istiyor.
Ama Prof. Türk'ün bir önerisi var:
"2001'deki Anayasa değişiklikleri sadece iktidarda olan DSP-MHP-ANAP koalisyon partilerinin önerileriyle değil, Meclis'teki tüm partilerin uzlaşmasıyla yapılmıştır."
Çünkü "yaygın kabul"ün yolu "uzlaşma"dan geçiyor.
2001'de yapılan, bugün yapılamaz mı?