Önce "gerekçeli karar" yayınlanacak.
Kararın hukuki dayanağı görülecek.
Yüksek Mahkeme'nin, "şekil" yönüyle mi "içerik" yönüyle mi inceleme yaptığı ortaya çıkacak.
Peki bunun ne önemi var?
"İçerik" yönüyle inceleme yapılmışsa, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'nın 148. maddesini ihlal ettiği öne sürülüyor.
Yani mahkemenin "yeni bir hukuki düzenleme yaparak" yetkisini aştığı söyleniyor.
Ancak sızan bilgiler, içeriğe girilmediği yönünde.
Aslında, şeklen de olsa, içeriğe girilmiş de olsa ortaya yeni bir hukuki karar çıkmış durumda.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın özelliği, herkesin buna uymakla yükümlü olmasıdır.
"Şekil" mi "içerik" mi diye televizyonlarda saatlerce yapılan tartışmalar, aslında havanda su dövmekten başka bir şey değil.
***
Bu kararın nasıl alındığına takılmaktan çok, yansımalarına bakmak gerekiyor.
Herkesi ilgilendiren soru şu:
Yakın gelecekte neler olacak?
Birinci varsayım: Bu karardan sonra AK Parti'nin kesin olarak kapatılacağını esas alıyor.
Peki AK Parti kapatılırsa ne olur?
Yeni bir parti kurulur.
Hükümeti o parti kurar.
Yasaklılar da bağımsız adaylık yoluyla yeniden Meclis'e girer.
Özetle, bugün "AK Partili bir Başbakan" varken, 5-6 ay sonra "Bağımsız Başbakan" olur.
Yani değişen bir şey olmaz.
Ama bu "el değiştirme" prosedürü için zaman kaybedilir.
Türkiye'nin enerjisi boşa harcanır.
Gelelim ikinci varsayıma:
Anayasa Mahkemesi "türbana ret" kararı vererek "siyaset yolu"nun bariyerlerini döşediği için, ayrıca AK Parti'ye "kapatma" kararı vermeyebilir.
Yani "tokat" atmak belki uyarı sayılabilir ama bunun üstüne bir de "yumruklamaya" çalışmak bir öfke ifadesi olur ki hukukta "öfke"nin yeri yoktur.
***
Bu arada, türban kararından sonra Anayasa Mahkemesi'ni ağır bir dille eleştirenler, yarın öbür gün alkışlamak durumunda kalabilir.
O nedenle herkesin sözlerine dikkat etmesi gerekiyor.
Çünkü herkes aynı gemide.
"Birlikte yaşama becerisi"nin test edildiği bir dönemden geçiliyor.
Tüm kurumların, kuruluşların, siyasi partilerin, aydınların, medya organlarının dahil olduğu bir test...
Bu dönemin başarıyla aşılması hem laikliği hem cumhuriyeti hem de demokrasiyi daha güçlü, insanları daha mutlu kılabilir.
Yani kötü sandığınız şeyler, aslında iyi sonuçlar doğurabilir Türkiye için...
Karamsarlığa gerek yok.
Çatışma havası yaratmaya da.
Bakın dün, Sabih Kanadoğlu bile, bu karardan "AK Parti'nin kesin olarak kapatılacağı" gibi bir sonucun çıkartılamayacağını söyledi.
Biraz sabır.