Nasıl hayıflandım; nasıl üzüldüm... Müdürüm başta olmak üzere Saklambaç ekinde her gün mucize yaratan şu ekibi görmezden gelmişim, dahası çok az hatırlayıp, çok az yazmışım. Kadir kıymet bilmediğimden girdiler, ne emekbilmezliğimi koydular ne arkadaş olmadığımızı. Ben onları arkadaş saymadım mı? Saydım. Ben onların emeklerini görmezden mi geldim? Hayır! Bin kere hayır! Hatta umurumdalar ki ben gözümde pireler uçuşup uyuyorken onların gece yarılarına kadar gazetede eki bağlamaya çalışmalarına seyirci kaldım. Allahım dedim kendi kendime, bunu nasıl es geçerim.
11 dergi yönetmiş batırmış, 10 küsur gazetede muhabirlik yapmış ben göremedim onların ne çektiğini. Her gün; istisnasız ne çaysız ne çorbasız koydular beni, sırtımdan ellerini, gözümden gülücüklerini eksik etmediler. Hele o görsel dahi Rafi'nin yaptığı sayfaları görmezden gelebilir miydim? Her gün manşetten haber yakalayabilmek için beyin kıvrımlarınıa saç teline çeviren o güzel gözlü müdürümü -geçen gün başında melek haresi vardı, hem billahi hem tillahi vardı gördüm...-
Bir gazeteyi yapabilmek, cümleyi cümleye, sayfayı sayfaya bağlamak zor iştir elbette ki. Her gün yazıyorum -cumartesiler hariç- ne zor iş olduğunu biliyorum. Her gün kafamın patlayacağını hissederek yazı döktürmeye çalışıyorum. Devirdiğim binlerce kitap, her gün okuduğum gazeteler, biriktirdiğim anılar, paylaştığım gökyüzü ve aldığım bütün eğitim ki taaa ana kucağına denk düşerdevreye giriyor yazarken ve ben adabı muaşerete bu kadar dikkat ederken; canım arkadaşlarımın emeklerini görmezden gelmişim!
Saklambaç'taki nasıl bir inceliktir nasıl bir gazetecilik enerjisidir anlatamam. O nasıl bir mizah anlayışıdır, nasıl bir zeka inceliğidir? Onu da... E her gün okuduğunuz bu dünya güzeli ekte neler olup bittiğini, her gün yine kendini yineleyen bir gazetecilik anlayışını buluyorsunuz. Sizden aldığım telefonlar, emailler bunu kanıtlıyor zaten.
Eskiden iyi yazarlara sorarlardı; "Müdürün kim?" İyi müdür ya da yayın yönetmeni iyi yazar bulandı çünkü. İyi yazanı tespit edendi, algısı açık olandı, uyanık olandı... Bizim müdürümüz tam da öyle işte. Bir de Rafi, bir de sabır taşı Nilgün, bir de Merve, bir de Nazlı kız, bir de Beril, Gülden ve Özlem sonra...
Saymadığım kim varsa elini kaldırsın! Gecelerini harflerin saltanatına bağlamış basın emekçileri, çalışan bütün kardeşleriniz ellerinde birer karanfil önünüzden geçiyor. -Buna ben de dahilim- Bir gün bırakalım işi de Saklambaç oynayalım...