Adına, türban veya başörtüsü; ne dersek diyelim, Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki son kararı ile bu mesele Türkiye'de artık resmen gündemden kalkmıştır. Yani, türban halkın ve hayatın gündeminde olacaktır. Ama resmiyetin, daha açıkçası, devletin hiçbir yerinde olmayacaktır. Çünkü, karar ile türban bir defa daha, resmen ve alenen ya-sak-lan-mış-tır. Yüksek Mahkeme'nin kararı perşembe günü açıklandığında, aynı gün Takvim'de çıkan "Türban kararı" başlıklı kısa yazımızı hatırlarsınız! Doğal olarak çarşamba günü yazıp perşembe günü yayımlanan o yazıda şöyle demiştik: "Bugün mahkemeden çıkacak kararı, AİHM'den çıkan kararları da dikkate alarak değerlendirmek gerek. Adeta inadına oraya gidenler iç hukukun önünü de kapatmış oluyorlar. Türban mağdurları, böylece kendi elleriyle koz verip yasağı daha da derinleştiriyorlar." Amerika'nın yeniden keşfine gerek yok! Mesele bu kadar açık ve netti ama, bizim siyasal İslamcılar görmek istemedi. Sonuç, bu şekilde AKP'nin kapatılmasıyla ilgili en kötü senaryolara kadar uzandı. Devlet ile türban hassasiyeti taşıyan kitleler arasındaki ayrışma da tam anlamıyla kopmaya dönüştü. Bu işten nemalanan ve demokrasi adına hem siyaseten hem de ticareten; hatta sosyal ortam açısından da kazanç elde edenler dahil, hiç kimse bu ağır vebalden kurtulamayacak. Millet sormasa bile, Allah soracak ikiyüzlülüklerini!