"Kültürel açıdan Arap dünyasına yabancı olmayan Başbakan Erdoğan, bugün, laik seleflerine göre daha fazla arabuluculuk yapmaya muktedir gibi görünüyor. Türkler özellikle, farklı stratejik ortamlarda uzlaşı bahsine giriyorlar. Bugün onlar, bölgede herkes ile -ya da hemen hemen herkes ile-görüşen tek halk. Bu, Yakın Doğu'da rastlanmadık bir tutum." Bu yorum, Batı basınında ve stratejik mahfillerde sık sık yapılıyor. 2002'den bu yana devam eden AKP iktidarı, dış politika açısından aktif ve olumlu izlenimler veriyor. Müslüman ancak laik, Ortadoğu'da bulunan ancak Arap olmayan Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle Batı ülkeleri arasında uzlaşı temellerinde aktif rol üstlenmesi, yıllardır söylemde kalan "Türkiye'nin stratejik önemi", hayata geçirilmiş durumda. Erdoğan'ın yaptıkları ve yapmak istedikleri aslında, Ortadoğu'da uzun yıllar dışında kalınamayan krizler hariç bölgedeki uluslararası siyasette aktif rol üstlenemeyen Türkiye'nin satranç oyunculuğuna terfi etmesinin göstergeleri olarak yorumlanıyor. Başbakan yakın geçmişte Kıbrıs-Filistin-İsrail ihtilafı, Ermeni sorunu gibi Türk dış politikasındaki tüm önemli olaylarda da söz sahibi isim olarak karşımıza çıktı. Erdoğan'ın 2005'te Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan'a tarihi araştırmak için komisyon kurma önerisi, Hamas'ın Ankara'ya yaptığı sürpriz ziyaret, 2006 yılında Arap-İsrail krizine el atılması, Suriye Devlet Başkanı Başar Esad ile görüşmek için Şam'a gidilmesi, İran ve Suudi Arabista n ile yakın temaslar, önemli adımlardır. Türkiye'nin uluslararası konumu hakkındaki "stratejik derinlik", son dönemde Türk dış siyasetinde izlenen politikaların önemli bir özeti niteliğindedir. Erdoğan'ın, "stratejik derinliği", "Bunalımlarda ben yokum" savunma psikolojisine karşı, "Çözüm için ben varım'' ataklığıdır. Zaten Türkiye, tarihi derinliği ile stratejik derinliği aras ında yeni ve anlamlı bir bütün oluşturma ve bu bütünü coğrafi derinlik içinde hayata geçirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır.
BüyükanıtPaşa Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, Ortadoğu sempozyumunun açılış konuşmasında çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Ortadoğu'daki gelişmeler dünya barışını etkiliyor. Türkiye istikrarsızlık ve bunalım alanlarının ortasındadır. Bölgede en fazla dikkat etmemiz gereken ülke Irak'tır. Irak'ta güvenlik ve istikrarın sağlanamaması, Irak'ta çatışmaların devam etmesi, bölge ülkelerini de etkilemektedir. Irak'taki gruplar bütünlüğü sağlayamıyor, çıkar sağlamaya çalışıyor. Ortaya çıkan manzaraya baktığımızda, Irak'ın geleceği ile ilgili pek umut olmadığı ortadadır. Ülke bölünmeye doğru gidiyor. Irak'ın bölünmesi, Ortadoğu'nun bölünmesi ve yeni çatışmaların çıkması demektir.