e-hükümet bildirisinin can alıcı noktaları şunlar: Demokrasiadınatalihsizlik: Yargıtay bildirisi demokrasimiz ve hukuk sistemimiz adına çok büyük bir talihsizlik olmuştur. Anayasa'yagöre: Her şeyden önce Yargıtay Başkanlar Kurulu, bildiri yayınlamak gibi bir görev ve yetkiye kesinlikle sahip değildir. Ne Anayasa'mız ne de yasalarımız Yargıtay Başkanlar Kurulu'na böyle bir görev ve yetki vermemiştir. Meşruiyeti: Bildirinin yalnızca demokratik meşruiyeti değil, hukuki meşruiyeti de yoktur. Bu siyasi bir bildiridir ve hiçbir şekilde kabul edilemez. Dikkat çekici bir başka husus da Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun, milletimiz adına ve bütün bir yargı erkini temsilen konuşma hakkını kendinde görmesidir. Anayasa'mıza göre yargı, millet adına karar vermektedir. Ancak bu durum millet adına konuşma yetkisine sahip olduğu anlamına gelmez. Milletimizden aldığı temsil yetkisiyle görev yapan yasama ve yürütme organlarını hedef alma hakkı vermez. İddianame: Bildirinin içeriği birçok açıdan sorunludur. Yargıtay Başkanlar Kurulu, Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan parti kapatma davası bağlamında iddianameyi kutsayan ve eleştirilemez kabul eden bir yaklaşımla iddianameden yana davaya taraf olmuştur. Hukukdışı: Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikle (üniversitelerde türban serbestisi) ilgili davanın Anayasa Mahkemesi'nde karara bağlanma arifesinde yayınlanan bu bildiri, açıkça mahkemeyi etkilemeye yönelik hukuk dışı bir tavırdır. Anayasa'yıihlal: Kamuoyundaki tartışmaları yargı bağımsızlığına müdahale sayan Yargıtay Başkanlar Kurulu, bildiriyle Yüksek Mahkeme'de görülmekte olan davalara taraf yapılmış, Anayasa'nın 138. maddesi bizzat kendileri tarafından ihlal edilmiştir. Muhalefetgibi: Yargıtay Başkanlar Kurulu, bir siyasi parti organı değildir, siyasi tartışmaların tarafı olamaz, muhalefet partisi gibi davranamaz.