Türkiye, Kerkük konusunda "özel statü" istiyor. Yani farklı etnik yapısı, çok kültürlü, dilli ve dinli özelliklerinden dolayı bunların arasında olası bir çatışmayı önlenmesi, özelde de Irak'ın istikrarı ve geleceği için Kerkük'e "özel statü" verilmesi. Kerkük olayını yakından takip eden Ankara'daki kurumlar, buranın peşmergeler tarafından korunduğunu, Kerkük'ün Irak ulusal güçlerine devredilmesi gerektiğinden bahsediyor. Türkiye'ye göre diğer ihtilaflı bölgelerin çözümü de öyle pek ifade edildiği gibi kolay değil. Yöre halkının iradesi önemli ve bunlara "Bana katıldın" demekle iş bitmiş olmuyor. Referandumun ertelenmesiyle birlikte çok ciddi bir siyasi hazırlık süreci yapılması gerekiyor düşüncesinde. Kentin demografik yapısı değişti. Bölgedeki etnik unsurlara (Asuri ve Keldani) rüşvet, baskı yoluyla köylerini, mal ve mülklerini terk ettirildiği yönünde bilgiler var. Aile başına 10 bin dolar verilerek bunların yerlerini terk ettirilmesi suretiyle "nazik etnik temizlik" yapıldığına dair veriler de var. Bunların sonuca bağlanması lazım. Referandum yapılacaksa 140. maddenin önkoşulları var: Nüfus sayımı ve normalizasyon. Türk tarafı, yapılan kimi değerlendirmelere göre tek başına normalizasyon sürecinin beş yıl sürebileceği şeklindeki yorumları hatırlatıyor. Çünkü mal ve mülk iddialarıyla ilgili iddiaların çok az bir kısmı çözüme kavuşturulmuş durumda.
Iraklıgruplarlagörüşmeler MGK, 22 Nisan'a önemli bir karar almıştı. "Irak'ta milli mutabakatın temelini oluşturan yasama alanındaki faaliyetler ile Irak'ın bölgede yerini yeniden alabilmesine yönelik gelişmeler değerlendirildi. Bu bağlamda ülkemizin tüm Iraklı grup ve oluşumlarla istişarelerinin sürdürülmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmiştir. Ayrıca, Irak ile başta ekonomi ve enerji olmak üzere çeşitli alanlardaki ikili işbirliğinin daha da geliştirilmesi üzerinde duruldu." Başbakan Erdoğan'ın Irak gezisi, çok boyutlu gelişmelere sahne olacağa benziyor.