Bu memlekette adamı iki türlü yerler. Ya önüne 'daş' koyar, set çeker, duvar örer akışını, çavlanını, heybetini tutuklarlar ya da ağzına parmak parmak bal çalar, irtifa verip gazlar, pompalarlar.
Birinci 'ham yapma' taktiğinde 'yenilecek adam' deli gömleği giydirilmiş akıllı gibi kımıltısız, eylemsiz, icraatsız bir özne olur apışır. İkincisinde de aniden yüksek seviyeye çıkan dalgıç gibi basınç çarpmasına uğrar vurgun yer, felç olur kalır.
VAY HAKANIM VAY! Hakan Şükür'e önce 1 numaralı taktiğin uygulandığını, tutmayınca da hemen 2 numaralı oyunun devreye sokulduğunu düşünüyorum.
"Bunlar kulübün iç işleri, karışmak olmaz" diyemeyiz. Çünkü Hakan Şükür gibi adamlar kağıt üzerinde hangi kurumun elemanı görünürse görünsün kamunun ortak sevgilisi, elemanı, değeridir. Hakan Şükür sadece Galatasaray'ın değil, hepimizindir.