Yeditepe Üniversitesi öğrencilerinden bir grup ziyaretime geldi geçen gün. Saatler boyu sohbet edip memleket meselelerinden geyik muhabbetlerine dek uzanan bir zeminde paten kaydık sözcüklerle. Sonunda benden eski bir hikayemi yazıp kendilerine göndermemi rica ettiler.
PAYLAŞALIM HAYDİ Dergilerinde yayımlayacaklarmış.
Evde arşiv taraması yapıp sevdiklerimden birini seçip yolladım. Sonra da aynı hikayeyi sizinle de paylaşmayı arzuladım. Tamamen gerçek olan bu olayı az aşağıda okursanız sevinirim.
BİR HAVALI KORNA HİKAYESİ İçinde çer çöp olan bir el arabasını çekiyordu.
Şişhane Yokuşu'nu tabanvay çıkmak bile zor olduğundan arabayı iterken nefes nefese kalmıştı adam.
"Durup biz de bir el atalım mı?" diye sorduk.
Önce alay ediyoruz sandı kötü baktı suratımıza. Sonra tanıdı, duraladı sonra gülümsedi.
ARZUSU NEYDİ? Kısıcık bir sesle dedi ki:
- Arabayı ben iterim abi. Asıl bir derdim var ki... Ona el atın atabiliyorsanız.
Sonra bir kenara çektik arabalarımızı, iki cigara içimine sığıdırdı koca hayatını.
Yokuş çıkarkenki kadar olmasa da anlattıkça nefes nefese kaldı, öfkelendi, bağırdı.
ANLATTIKÇA AÇILDI Bir kadınla evlenmişmiş Sakarya'da. 8 yıl evveli bir adamdan boşanan bir kadın için "Kocası öldü, bunu sana verelim. Birbirinize bakar, can yoldaşı olursunuz" demişlermiş.
"Peki" demiş o da. İmama nikah bile kıydırtmış. Meğerse bir süre sonra öğrenmiş ki. Kadın 4 koca daha almışmış kendisinden evvel. Sonuncusuna 1 inek, 1 de tosun karşılığı gitmişmiş. Adam da ölmemişmiş. Zaten kadın da hem o son kocayla hem de ondan evvelkilerin ikisiyle daha meğerse hâlâ ilişkiyi kesmemişmiş.
Bir de adam ismi lazım değil bir fabrikada çalışırken vardiyadan gece karanlığı dönerken, meğer kadın kamyon iskelelerine gidip kamyoncularla düşüp kalkıp ondan yarım saat filan önce eve dönermiş.
BİR DE NE GÖRSÜN Bir gece vardiyadan erken gelmiş eve. Tam sokağı dönerken bir de baksın ne görsün.
Bir tane Bedford kamyonun şoför mahallinde, karısı şoföre sokuluk bir yakınlıkta girmişmiş mahalleye.
Kadını ev kapısına kadar getirmiş bırakmış şoför. Bu, uzaktan gözlemiş içi kahrola, mahvola...
Sonra da havalı bir kornaya basıp güya "Allahaısmarladık" demek istemiş şoför kadına...
Manevra yaptığında yanından geçerken yüzüne bakmış ki inceee bir gülüş var kamyon şoförünün suratında.
Pek bir keyif almış belli ki elin şoförü elin kadınından.
O sıra bakkal da görmüş gözlemiş olup biteni.
'ÖFKEME YENİLDİM' Kamyoncununkine benzer bir sırıtışla bakmış yüzüne bizimkinin.
Diyor ki:
- Eve gidip karıyı vuracağıma öfkeme yenildim. Yerden aldığım kayayı bakkalın yüzüne fırlattım.
Son anda kenara kaçtı da kafasını sıyırttı koca taş bakkalın.
Ama yine de kanadı kafası.
Sonra kardeşleri filan toplaşıp üstüme çullandılar.
Çok dövdüler beni abi, 2 parmağım bile kırıldı.
O dakika oradan kaçtım, semte bile uğramadım bir daha.
Bir daha karıyı ne gördüm, ne aradım, ne andım.
Atladım geldim İstanbul'a, bu işe bulaştım.
Sıkıntı var ama Allah'a şükür yine de.
Kamyonculara filan da kızamıyorum ha yanlış anlama.
Lanet şeytana, lanet o avrada, lanet o bakkala...
Bir de... Bir de lanet o bir türlü aklımdan çıkmayan o havalı kornaya.
Gerisi...
Gerisi hava cıva...