CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın, CHP Genel Merkezi'ndeki odasında birileri tarafından "dinlendiği" iddiası, eğer hislerim beni yanıltmıyorsa gidişatı derinden etkileyecek bir gelişme.
Buna tesadüfi bir icraat, unutturulabilecek bir girişim gözüyle bakılamaz.
Deniz Baykal'ın haklı olarak vurguladığı üzere, "Bir ülkede ana muhalefet partisinin genel merkezinin dinlenmesi apaçık bir demokrasi skandalı"dır. Unutturulamaz.
Nitekim, Baykal'ın çarşamba günkü basın toplantısının üzerine İçişleri Bakanı Beşir Atalay hemen bir basın toplantısı düzenleyip, "Ankara Valiliği'ne yazılı talimat verdiğini" açıkladı ve kamuoyunun önünde savcılar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Savcılık da soruşturmayı başlattı.
***
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın basın toplantısı ise "sığ"dı. Yakından tanıdığımız "Müfteri olurlar" edebiyatından öteye geçemedi.
Oysa bu kadar önemli ve ciddi iddia karşısında, her fırsatta demokrasi ve insan haklarından dem vuran Başbakan Erdoğan'ın derhal birinci ağızdan açıklama yapması ve şunu söylemesi gerekirdi:
"Ana muhalefet partisi genel merkezini dinlemeye kalkışacak kim olursa olsun yakasına yapışırız."
Neden mi böyle bir duruş ve tavır göstermesi gerekirdi? Çünkü, ana muhalefet partisinin dinlenmesi sadece bir demokrasi meselesi değil bizatihi "ulusal güvenlik" meselesidir.
CHP, dinleyenlerin "iç güvenlik unsurları" olabileceğini söylüyor ama kim bilebilir ki bu iş "bambaşka maksatlarla" yapılmış olmasın?
***
Size bir soru:
Sadece İstanbul'da 4 bin ajanın cirit attığının gazetelerde yazıldığı, küresel çatışmanın Türkiye'nin göbeğinde sürdüğü ve politik stresin tavan yaptığı bir kaos ortamında...
Bu CHP'nin dinlenmesi işini hem gerçekleştirip hem de servis etmek suretiyle AKP'yi "dinletici" pozisyonuna sokmaya ilişkin bir operasyon yapılıp yapılmadığını nereden anlayacağız?
Hem MİT hem de Emniyet İstihbarat içinde birbiriyle gırtlak gırtlağa odaklar bulunabileceğine göre, hangi girişimin aslında neyi amaçladığını nasıl çözeceğiz?
En doğrusu, iktidarıyla, muhalefeti ve medyasıyla bu skandalın üzerine gidip, konuyu aydınlatmaktır.
Dikkat ederseniz, olaylar dönemi giderek daha fazla "27 Mayıs ihtilali öncesine" benzetmeye başladı. Nedense...
Buradan başka bir sonuç da çıkartılabilir pekala:
Belki de AKP, artık kenara çekilip "kafasını dinlemeyi" arzuluyor da olabilir.