Bu sene başarısız bir sezon geçirdik. Avrupa'da biraz yıldızımız parlasa bile müzemize bir kupa götürmeyi başaramadık. Bu nedenle önümüzdeki sezon için, Fenerbahçe taraftarının kombine kart satışlarına ilgisinin az olacağını tahmin ediyordum. Neticede taraftar çok güvendiği takımı tarafından büyük hayal kırıklığına uğratılmıştı. Fakat herhalde yanılmışım. Bir tanıdığım "Bu sene kart almayacağım" demesine rağmen, Fenerbahçe sevgisi ağır basmış, dayanamamış kart almaya gitmiş. Ancak izdiham yüzünden yanına bile yaklaşamadan eli boş dönmüş. Demek ki tam destek devam ediyor. Her koşulda ağır basan bu sevgiyi başkana karşı da duyduklarını biliyorum. Başkanın çok iyi niyetli olduğunu, gerektiğinde kulübü için kendi hastalığına bile aldırmadan çalıştığını, kulübe kazandırdığı modern tesisleri hepimiz gördük. Bunlar inkar edilemez. F.Bahçe'yi dünya kulübü yapma hedefendi emin adımlarla ilerlediğini düşünüyorum. Bu konuda, özellikle kulübün şirketleşmesiyle önemli gelişmeler gözlendi. Birkaç yüzmilyon euro değerine ulaşan kulüp, Avrupa'nın ünlü ekiplerinin yakın takipçisi durumuna geldi. Sadece sportji alanda değil, kaynaklar konusunda da Fenerbahçe Türk futbolunun lokomotifi haline geldi. Fenerbahçe'nin maddi konulardaki gelişmesi dünya basınında da yer buluyor. Bütün bu gelişmeler başkanın hanesine artı olarak yazılıyor. Taraftar da bunun bilincinde olarak başkanı çok seviyor. Elbette ki başkan bu işleri kovalarken yalnız değil. En az kendisi kadar fedakar Feneliler'den oluşan bir yönetim ekibi var. Herkes elinden gelenden daha da fazlasını ortaya döküyor. Yönetimden bir isime özellikle değinmek istiyorum. Sn. Ali Koç'un yönetimde bulunmasını büyük bir şans olarak görüyorum. Yaptıklarıyla F.Bahçe sevgisinin ön planda olduğu anlaşılıyor. Gönül arzu eder ki, daha faal olarak teknik heyetle, futbolcularla olan diyaloğunu arttırsın ve transfer çalışmalarına yönelsin. Hem genç olması, hem de her kesimin sempatisi nedeniyle daha etkili olması gerektiğini düşünüyorum.