Haftalar tükendikçe ligin tansiyonu iyiden iyiye yükseldi. Puan tablosundaki duruma bakıldığında bu hafta sonu oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisi de heyecanın zirvesini oluşturuyor. Derbi bu sezon ligin finali olarak ayrı bir önem kazanıyor. Herkesin gönlünde yatan bir aslan var. Ancak fikstür, Fenerbahçe veya G.Saray kadar fazla şans tanınmayan Sivas'ın lehine bile sonuçlanabilir. Her şeyden önce F.Bahçe'nin taraftarın kalbindeki heyecanı yatıştıracak 11 cesur yüreğe ihtiyacı var. Taraftarın sahada görmek istediği takım 90 dakika sonra formasını teriyle sırılsıklam ıslatmış, sahada basmadık yer bırakmamış, sakatlıktan çekinip mücadeleden kaçmayan, transferi düşünüp maçı unutmayan onbir cesur yürekli adamdır. İsimlerin hiç önemi yok. Kadrodaki hangi futbolcu oynarsa oynasın, maç sonrasında belki yorgunluktan ayakta durmakta zorlanan ama kazanmanın gururuyla başı dimdik soyunma odasının yolunu tutacak onbir cesur yüreğe ihtiyacımız var. Böyle tansiyonu büyük maçlarda taktik, teknik yetenekler kadar moral ve motivasyon da ön plana çıkıyor. Özellikle teknik kadrosu yabancı olan ve yedi yabancı oyuncusu olan Fener gibi takımlarda bu ruhu yakalamak, bu havayı solumak daha zor ama daha önemli oluyor. İstatistiklere baktığımızda şampiyonluğa etki eden bu tür maçlarda Fenerbahçe'nin daha başarılı taraf olduğunu görüyoruz. Ancak teknik açıdan her iki takım da birbirini zorlayacak güçte. Ben maç sırasındaki farklılıkların sonucu belirleyeceğini düşünüyorum. Ligi kapatırken Fenerli olarak tek endişemiz geçtiğimiz senelerde Denizlispor maçında yaşadığımız tatsız bir son dakika sürpriziyle karşılaşmak. Son üç maça giderken puanların bu kadar yakın olması da böyle bir sürprize mahal verebilir. Şerefli bir ikinciliğe ihtiyacımız da tahammülümüz de yok. İşte o yüzden, en çok bu hafta, sahada onbir futbolcuya değil, onbir cesur yüreğe ihtiyacımız var.