Futbolumuzun başarısızlığa bahane uydurmak gibi bir hastalığı var. Sahalarda takıma ayak uydurmakta çoğu zaman zorluk çeken yabancı transferler bile bu bahaneciliğe hemen uyum sağlıyorlar. Alex diyor ki, kaybetmememiz gereken puanları kaybettiğimiz için şampiyonluğu kaçırdık. Galatasaray maçında yenilen goldeki hatanın önemli olduğunu söylüyor. Bunlar yediden yetmişe hepimizin farkında olduğu, söylediği şeyler zaten. Önemli olan o puanları kaybetmeyecek bir futbol oynamaktır. Bitirici vuruşları yapamayan uyumsuz Kezman'a belki moral olsun diye son dakikada penaltı attırıp, kaçırmasını seyrederseniz bu iş olmaz. Rakibi küçümseyip, Kezman'ı gözünüzde golcü diye büyütürseniz Galatasaray maçına puan avantajıyla çıkamazsınız. Puan avantajı olmayınca da istediğiniz taktik anlayışı sergileme şansınız kalmaz. Ondan sonra hata da yapılır, gol de yenir. Alex takımın en yıldız oyuncusu olarak gösteriliyor. Geldiği günden beri yerine göre başarılı hareketler yaptığı oldu. Ancak Fenerbahçe tarihine adını yazmış efsanevi oyuncuların Lefter'lerin, Can'ların yanında çok sönük kalıyor. Böyle yapay yıldızlarla son birkaç sezonu iyi atlattık sayılır. Ancak Türk futbolunda çekişme artıyor. Alıştığımız büyüklerin dışında hemen her sene Anadolu ekiplerinden de şampiyonluk yarışına katılan, üst sıralara oynayanlar çıkıyor. Taraftarımız takımı bugün kayıtsız şartsız destekliyor. Ama geçtiğimiz yıllarda Denizlispor maçıyla son dakikada kaçan şampiyonluk unutulmadı. Bu sene de kıl payı şampiyonluğu kaçırdık sayılır. Böyle giderse ilerleyen senelerde tribünleri de dolduramazsınız. Çok sevilen sayın başkanımız bile taraftarı tribüne geri getiremez. Artık geleceği düşünelim, bu sezon için bahaneler uydurmayı bir kenara bırakalım. Üzerinde durmamız gereken esas konu takımın geleceğidir.