Ferhan Şensoy "Fername" adlı oyunu sahneliyordu. Yazılmıştım hazır İstanbul'a gelmişken ustanın sahnesine yakın bir koltuğa. İyi bir bilet parası ödemiş; ciğerime oturmuştu. Olsun; 'memleket çocuğu', böyle zamanlarda yanında olmak lazım dediydim. Anlatıyordu usta insanın insanca hallerinin neye denk düştüğünü; filmlerinden alıntı yapıyordu. Sıra Samsun'a geliyor. Sümer Sineması'nı eski Ferhan Sineması olarak işlettiği dönemlere gönderme yapıyor. Ömrünün başlangıcı sinema salonlarına denk düşen bir çocuğun ruhunun nasıl şekilleneceğinden bahsediyor...
İyi kuruyor usta mevzuuyu. Çok geçmiyor telefonlara, cep telefonlarına, kredi kartı çılgınlığına yolluyor bir mektup; Ödemiyorum ulannn! Ne telefon faturasını ne kredi kartı borçlarını ödemeyeceği yönünde bir konkordato tribi yayıyor ortama. E oyun işte. Olmuş mu olamamış mı becerebilir mi beceremez mi sorgulamıyorsun; eğleniyoruz işte. Eğlenirken düşünmek mümkün mü? E elbette ama bizim narin bünyenin yaraları sızlar böyle durumlarda.
Ustanın memleket hikayelerinden oluşturduğu bir oyunu daha vardı; "Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu!" Ünye-Çarşamba karması bir oyundu. Güldük söylediydik onda da. İnsan neye güler en çok? Kendine? Yok canım! Başkasına? Evet en çok başkasına güler. Bildiğim oydu dahası. O oyunda sahnede kendisinin anlatıldığını gören Çarşambalılar da çok gülmüşlerdi. Ciddi milletiz vesselam. Sanki gülersek boyumuz posumuz devrilecek. Tiyatroya gidip gran tuvalet hiç kıpırdamadan oturanlarımızın olduğunu biliyorum.
Tiyatro güzeldir, edebiyat eğlencelidir. Her türlü dil ve yazım atraksiyonuna açıktır ikisi de. İşe görüntünün donmuş kareleri fotoğrafve resim girince durum daha bir farklılaşıyor tabi. Hani ikisini üçünü birden yapan insandır o sahnedeki sanatçı. Bir büyücülük var gibi. Biraz büyü belki evet. Eskiden -ki bacak kadarken- Çarşamba'da komedi ya da atraksiyon ya da ikisinin karışımı filmler oldu mu şöyle derdik; "Sihirli film la sihirli filiiimm!" Sihir? Büyü işte. Sihri nerede? Gülüyorsun, gülerken atlıyor zıplıyorsun, yerinde duramıyor heyecandan filme dahil oluyorsun. Perdede bir sihir var evet.
O sihri yaşatmaya bilmek gerekiyor. Hayat bize sunulmuş en güzel armağandır bunu unutmamak gerekiyor. Bu armağanın sihri içimizde saklı bizim. Bir bakkal için sihir nedir? Bir genç kız için? Bir öğretmen için sihrin anlamı nedir? Sorular çoğaltılabilir insanların durumlarına göre...
Ama o sihir dediğimiz şey o bir kez yitip gitmişse içimizden; ne yapsan fayda etmez. Yaşama sarılmanın bir sihri varmış gerçekten. Bu çok bilmiş, bu elindeki beş benzemezle bize her gün sürkontur çeken bu hayata; kırıp dökenlerin her geçen gün artığı bu hayata karşı yapabileceğimiz tek şey bu herhalde; içimizdeki sihri korumak Ferhan ustayı yıllardır binlerce oyunda aynı heyecanla görmenin ardındaki gerçek de bu olsa gerek...