Bir reklamın amacı öncelikle nedir? Düz mantıkla düşündüğümüzde ürünü tanıtmak ve satışlarını arttırmaktır. Ancak bu düşünce herhalde 100 yıl öncesinde falan kaldı. Her geçen gün büyüyen reklam sektörü kapitalist sistemin bütün gereklerini yerine getiriyor. Halkı bilinçli ve etkili bir şekilde tüketime yönlendiriyor. Bunun karşısında durmak ya da durmamak, etkilenmek ya da etkilenmemek bize kalmış. Biliyorsunuz ki artık hemen her kanalda 'Her Eve Lazım' adı altında dakikalarca ürün tanıtımı yapılan programlar var. Konuyu daha fazla dağıtmadan asıl mevzuuya gelelim.
Nevresim dünyası
İzleyici olarak şikayet ettiğimiz reklamlar artık öyle bir hale geldi ki, skeç gibi izliyoruz. Daha önce de bu satırlarda yazdığım gibi ben özellikle Cem Yılmaz'lı reklamları her izleyişimde gülüyorum. Tolga Çevik'in oynadığı reklam filmi de Yılmaz'ı aratmıyor. Ne de olsa ikisi akraba... Herhalde bu durum onların arasında bir rekabet yaratmıyordur. Ancak son yıllarda reklamların bir de mesaj kaygısı var. Mesela National Geographic'in reklamlarında sık sık küresel ısınmaya vurgu yapılıyor. Derginin tanıtımı bir adım daha geride tutuluyor. Ya da sağlıklı beslenme konusu üzerinde duruluyor. Çocukları doğayla iç içe yetiştirmenin önemi vurgulanıyor... Hemen her reklamda bir mesaj veriliyor. Ancak son birkaç haftadır ekranlarda dönen 'Taç Linens' reklamının verdiği mesaj, beni gerçekten yıktı. Reklamı görmeyenler için kısaca özetleyeyim: Bizim birbirinden güzel hanım ablalarımız, rengarenk kıyafetler içinde dans ediyorlar. Dillere dolanan şarkı ise 'O Benim Dünyam'... Peki, bu güzel hanımların dünyası ne sizce? Uğruna şarkı söyledikleri şeyler ise perdeler, çarşaflar, yatak örtüleri, yastık kılıfları, havlular... Reklamdaki ablalar en mutlu oldukları anda 'Bornozuma sarılırım, o benim dünyam' diye bağırıyor... "Bunun nesi kötü şimdi, reklam işte!" diyorsunuz bence çok yanılıyorsunuz. Bu reklamda alttan alta verilen mesajı atlıyorsunuz... Bu reklam resmen 'kadının yeri evidir' diye bağırıyor. "Kadına mutluluk veren şeyler de yastık, yorgan, masa örtüsü falandır" diyor. Bu çağda hangi genç kadın nevresim takımıyla mutlu olabilir? Perdelerini koklayarak mı egosunu tatmin eder, kariyer sahibi olur, ekonomik özgürlüğünü kazanır? Kadınların domestik canlılar gibi göstermek, tüketicisi kadın olan bir firmaya yakışır mı? Yakışmaz! Hele ki bu ülkenin bütün sanatçıları, aydınları, devlet adamları kadınların okuması ve hayata kazandırılması için uğraşırken hiç yakışmaz. Üzülür, üzülür, Sezen Aksu için üzülürüm... Kadıncağız "Kardelen" şarkısı için Mardin, Nusaybin, Kalecik Köyü, Eskihisar Köyü ve Beyazsu Köyü'nde klip çekti. Çok zeki ve öngörü sahibi reklamcılar da oturdukları yerden tam tersi bir mesaj vermeyi başardı...