Özellikle hafta sonları; sevmek, sevilmek, ayrılık, hüzün, aşk, yani
hayata dair yazılar yazıyorum ya, bu onlardan biri olmayacak.
Başlığında sevişmek geçse de!
Bu yazı, '
romantik'le '
erotik' olanı birbirine karıştırmakta sürekli ısrar eden, çaresizleri bir kez daha işaretlemek, bunu yapanları bir türlü anlayamayanlara ise, '
Size katılıyorum; bunların kafası karışık' demek için yazıldı.
Bir film düşünün, konusu para kokusunu iyi alan gişe uyanıklarının iştahlarını kabartacak cinsten. Gerçek hayatla hiçbir ilgisi yok. Aykırı bile demek mümkün değil, çünkü
yaşamda; tecavüz var, ensest var, aldatma var ancak bir başkasının hayatını kurtarmak için kendi karısını feda etmek yok.
Kadının gönüllü olarak
kocasının arkadaşıyla sevişmesinin de, hayat kurtarmakla bir ilişkisi yok.
Şimdi bana, budala adam, fantastik denilen bir tür var diyecek olurlarsa, önce budalalığı kendilerine iade eder, ardından buna fantastik demenin zeka sahiplerine haksızlık olacağını söylerim.
Tıp alemine de bir başka soru sormak isterim, donan bir erkeği seviştirerek tekrar sıcacık hale çevirmek mümkün müdür? Evet derlerse, yanarım yitirilmiş yıllara!
Sadede gelelim mesele daha anlaşılır olsun, '
Sıfır Noktası' ismiyle bir sinema şaheseri ortaya konulmaya çalışılıyormuş. Filmin konusu ise, 'donmak üzere olan arkadaşını yaşama döndürmek için karısını onunla seviştirmek durumunda kalan adamın öyküsüymüş.'
Ender rastlanır cinsten bir mevzu değil mi?
Üstelik Kelebek'ten öğrendiğimize göre, filmin oyuncularından
Gamze Karaman, bu yürek parçalayıcı konuya kendisini fena kaptırmış ve işi sanaldan gerçeğe taşıyarak,
"Gerçek hayatta bu benim başıma gelseydi ben de sevişirdim. Gerçekten bir hemşirenin hastasına suni teneffüs yapması gibi bir şey bence" deyivermiş.
Süper bir yaklaşım biçimi değil mi? Gamze Karaman'ı erkek alemi adına büyük bir iştahla kutluyorum. Gamze hepimize inanılmaz bir insanlık dersi vererek,
sevişmenin aslında bir zevk meselesi olmaktan öte,
hayat memat meselesi olduğunu anlatmaya çalışıyor. Hemşire örneği benim için çok can sıkıcı olmamakla birlikte,
Hemşireler Derneği bu meseleye nasıl yaklaşır onu bilemem.
Bu iğrenç konuyu ancak böyle sevimli bir hale sokarız diye düşünen kurguculara ise, konuyu bu noktaya çekmenin müthiş bir zeka pırıltısına işaret etmediğini söylemek isterim.
Bir iki başka şey daha söylemek isterim,
romantik ile
erotiği bu şekilde birbirine karıştırarak içerisinden
mide bulandırıcı bir porno çıkarmanın ve bunu topluma övünülesi bir hayat kurtarma hikayesi gibi yutturmanın, kimseye bir faydası yoktur.
Evet; sanat öncü olmalıdır, muhalif olmalıdır ancak baştan sona ipe sapa gelmez bir meseleyle kurgulanıp, bunu millete dayatmak anlamına gelmemelidir bu ilerici tavır. Anladık;
örf, adet, gelenek sevmeyebilirsiniz, ama tahrip etmenin de bir şekli, bir sınırı olmamalı mıdır? Tebrikler! Arkadaşının karısıyla sevişmek için donma numarasına yatmak,
nam-ı Kemal'in bile aklına gelmezdi.